Ne güzel Zincirbozan’ı seyredip çok beğenmemiştik. Ne güzel ardından Kitchenette’e gidip yemek yemiştik. Annem patatesini yasak ettiğim Cafe de Paris soslu bonfile ben omlet yedim güzel güzel. Bonfile fena değildi hatta. Sezar salatanın sosu gerçekten ançuezliydi hatta. Herşey iyiydi. Derken bir de ağzımını tatlandırsın diye bol meyveli olacağını hayal ettiğimiz berry crumble’ı ısmarladık. Ismarlamaz olaydık. Hem çok az meyveli, hem de fazla şekerli hamuru yeterince pişmemişti. Ne beklediğimiz tatlıydı ne de takmayıp yine de yenebilecek bir tatlı. Eve dönünce kitapları falan indirmek zorunda kaldım. Cobbler‘ın da crumble‘a çok yakın olduğunu farkedip, farkların anlamaya çalıştım. The House Cafe’ninkinin daha iyi olduğunu düşünmek zorunda kaldım. Bitki çayının metal tabak ve meyve dilimleriyle sunumunun oranınkiyle tıpatıp aynı olduğuna yeterince takamadım. Londra’da şube açmak isteyenlerin gerçekten The Door Groups’çular olup olmadığını hatırlamak için internette araştırmak zorunda kaldım, bulamadım. Ismarlamasaydık, daha güzel bir akşam olacaktı. Crumble 9.5 lira