Gerçekten de en büyük fark bu galiba: Güleryüz ve samimiyet. Yoksa elbette muhammara, şakşuka ve fındık lahmacun da güzeldi, karışık kebap da, fıstıklı baklava da. Kuzu şişe özellikle bayıldım, yumuşacıktı. Yalnız çiğköfte çok ama çok acıydı. Yan masadaki fransızlara da ikram ettik, herhalde birkaç saat kendilerine gelememişlerdir.
Develi’nin ütülü saygı duruşundan sonra Hamdi’deki ekibin samimiyeti görülmeye değer. Pazar günü Tülin’e anlattım, açıklaması gecikmedi: Hamdi’yi hala aynı adam işletiyor, çalışanlarını itinayla seçiyor, hiçbir yere de şube mube açmıyor. Çalışanların işe dört elle sarılması, her gelene aynı güleryüzle hizmet etmesi de bu yüzden.
Yukarda saydıklarım, bir de küçük beyaz şarapla birlikte toplam 120 TL.