Haluk bey söyleyeli bir Kristal Ocakbaşı lafıdır dönüyordu aramızda. Emel’in organizasyonu sayesinde gittik. Neden farklı birşey bekliyordum bilmiyorum ama önlerinden geçerken içini gördüğüm birçok yerden farksız. Floresan ışık, üstüne kumaş giydirilmiş, arkası fiyonklu plastik sandalyeler, yer yer sigara yanığı deliklerle dolu, kendinden çiçek desenli sentetik masa örtüleri. Biz girdiğimizde kadın yoktu, sonradan gelenler oldu. Ocakbaşında yemeklerin yavaş yavaş gelmesi gerektiğini haklı olarak savunan garsona, her biri birbirinden aç olan bizler, ilk 15 dakika içinde sofrayı şunlarla donattırmayı becerdik: ezme, rus salatası, tulum ve tereyağ, süzme yoğurt, gavurdağı salatası, lavaş. İkinci lavaş daha uzundu ilkinden (“Uzun yap, uzun. Elli kere lavaş taşımayayım bunlara”). Oturduğumuzda garson tüm rakı kadehlerini toplayıp renkli Yeni Rakı logolu kadehler koydu ama Tekirdağ içtik (bir büyük, bitiremedik). Bu arada ekip sağlam: Emel, Ümit, Güçlü, Selçuk, Giray, ben. Ardından ızgaradan gelmeye başladı birşeyler: Sırasıyla közlenmiş domates ve biber, çöp şiş, kuzu pirzola, kaburga, tavuk kanat ve bir daha çöp şiş. Biz birini getirdiği gibi yenisini koymasını istiyoruz ocağa, ama anlatamıyoruz. Derken ya yiye yiye ya da Güçlü’nun esprilerine gülmekten, baktık daha yiyecek hal kalmamış. Yine de hepimize çok gerektiğinden meyve, künefe ve ballı muz yedik. Bu arada, Emel’in Ümit’in iki katı rakı içtiğini not etmeden geçmemek lazım. (210 lira)
Bir kere, ocakbaşında oturulacak. Ali usta gavurdağı yapacak. Küçük soğan ızgara, acılı-sarımsaklı patlıcak ezme yapacak. Meze olarak öyle rus salatası filan olmaz! Süzme yoğurt, tulum peyniri, kısşa turp söylenecek. Fırının başındaki ‘Doktor’ (Osman usta, gözlüklü) fındık lahmacun gönderecek.
Etlere gelince, benim gruplarımla genelde karışık gidiyoruz: Önce herkese ikişer ‘sivri’ kanat. Arkasından birer veya ikişer kalem kaburge. Yiyenler için, varsa böbrek… En son yarımşar beyti…
Ali ustaya benden selam söylerseniz, size tatlı olarak incir yapar. İncir ızgara mı, o da ne derseniz kısaca ve gazını kaçırmadan söyleyeyim: Benim icad ettiğim, Kristal’in kaymak ve fıstık ekleyerek mükemmelleştirdiği ama inatla mönüye eklemediği / herkese yapmadığı, kuru incir ızgarası… Uyarayım, içi çok sıcak olur. Dikkatli ısırmak gerekir. Ha bir de, bir taneden fazla yemeyin, duvarlara çıkarabilir.