Uzun bir aradan sonra…

Bir seneden fazladır, siteye yazı yazamadım. O yüzden de yazı bana küsmüş herhalde, nasıl başlasam, nereye bağlasam pek kestiremiyorum.
Son bir sene ne yedim, ne içtim, nerelere gittim diye başlasam, herhalde anlatacak bir şey bulamam, çünkü bir lokantaya nadiren gidiyorum. O da genelde iş yemekleri için oluyor.
Heyecanımı yitirdim, depresyondayım diye ağlamayacağım, merak etmeyin. Sadece, olur ya bazen böyle, dışarıda çok vakit geçirmek istemezsiniz. Belki “hep aynı şey, hep aynı şey” sıkıntısından, belki de “evde pişirdiğim kekler, dışarıdakinden daha güzel” inancından (ya da kandırmacasından :) ), belki de heyecan eksikliğinden, belki de gürültü, patırtı ve kalabalığa artık katlanamayışımdan. Bilmiyorum, belki de hepsi.

Hee, bazen esiyor, Kantin‘de geç bir öğle yemeği yemek istiyorum, hatta bana Ottolenghi çağrışımı yapan yeni dükkanlarını da merak ediyorum. Sonra, bir akşam, Kosinitza‘da keyifli bir yemek yemek istiyorum. Güzel bir cafe & fırın keşfetsem diyorum bazen, çok özentisin demezseniz, mesela Tartine gibi. Bir de, özellikle pazar akşamüstleri, şöyle sakin bir yerde güzel bir cappucino içebilmek istiyorum. Evet, cappucino, ne var? Komik mi?

Neyse, toparlamak gerekirse, fırın ve cappucino konusunda çok yetersizim, desteklerinizi bekliyorum.

3 Replies to “Uzun bir aradan sonra…”

  1. O cins bir cafe/fırın değiliz, ama Tartine’nin ekmek tarifini baz alarak güzel bir ekşi maya ekmek yaptık. Artık üst katta lokantada da onu veriyoruz. Alt kattaki dükkana da satıyoruz. Haberiniz olsun.

  2. Şemsa Hanım,

    Dün kişisel blogunuzu keşfettim. Yeni keşfetmiş oluşumdan pek bir utandım ya hadi neyse. Ekşi maya ekmek maceranızla ilgili postlarınızı okudum. Yemek aşkınıza hayran kaldım.
    Eli dehşet lezzetli anneannem hep söylerdi zaten, aşkla yapılan yemeğin tadı bir başka olur diye. Onun da sır malzemesi yemek tutksuydu, sizin de besbelli öyle.

Leave a Reply

Your email address will not be published.