Zencefil’de ebegümeci

Yağmurlu bir öğleden sonra, Taksim’de tek başımayım ve hızla, az parayla karnımı doyurmak için yer düşünüyorum. Fazla rejim bozmayacak da bir şey olması gerek. Önce Sütiş geldi aklıma ama Zencefil’de bir çorba çok daha uygun. Fazla kalabalık da değil. Bir tip karşısındaki Hollandalı kıza İngilizce parçalıyor. Zencefil’i Zencefil yapan yapan harika bir kış çorbası: ıspanak, yeşil mercimek, kabak, soğan, sarmısak küçük küçük doğranmış. Amerikancasıyla comfort food, yumm. Evdeki ebegümecini saplarıyla pişirmek, zamanında yememek, yoğurt karıştırıp kurtarmaya çalışmak gibi hatalardan sonra nasıl güzel pişirilebileceğini görmek için ebegümeci denedim. Az salça, az pirinç, az havuç, az sarmısakla tadını bozmadan pişirmişler; sıcak servis ettiler. Buna da bol puan.

Bir acelem olmadığı için bir de kahve istedim. ‘Filtre kahve’ dedim ve dediğim gibi fikir değiştirip ‘daha doğrusu uzun espresso’ dedim. Garson gayet ciddi bir şekilde ‘ama ikisi farklı şeyler’ dedi cevaben. Nassı yani? Bu şehirde bırakın filtre kahve yerine utanmadan uzun espresso getirmeyi, ikisinin farklı olduğunu müşteriye karşı savunan garsonlar mı var? Ne güzel. Ona da, işletmeye de bol bol puan, bol şampuan. Ne hızlı, ne az paraya oldu ama değdi. (14,5 lira)

Leave a Reply

Your email address will not be published.