Spice Market: gülümseten bir deneyim

Spice Market, Jean-Georges Vongerichten isimli dünya çapında ünlü bir aşçının füzyon mutfağı üzerine hizmet veren lokantalar zincirinin ismi. Bu zincirin bir kolu da geçen aylarda, İstanbul’da, W Hotel’in içinde açıldı. Ben de, dün akşam bu lokantanın teras bölümünde yemek yeme fırsatı buldum.

Dekorasyon, W Hotel’in aşırı süslü tarzına uygun ama o kadar abartılı değil (en azından teras kısmı değildi). Yemek, yine bu stilin devamı olarak, tabii ki loş ışıkta ve kaliteli bir servis eşliğinde yeniyor.

Menü, garsonumuzun dediğine göre, dünyadaki diğer Spice Market’ ların biraz daha hafifletilmiş haliymiş. Yemeklerde mümkün olduğunca yerel malzeme kullanılmaya çalışılmış ve belli ki Türk damak tadına çok ters olmayan bir şeyler yakalanması amaçlanmış. Yine de, burada olay füzyon mutfağı olduğundan, tabii ki yabancı malzemeler ve teknikler, farklı farklı noktalarda her yemek çeşidinin içine dahil edilmiş. Yediğiniz her lokma hem tanıdık hem değil, birçoğu şaşırtıcı ve bir o kadar da lezzetli. Lokantanın ismi Spice Market (baharat pazarı) olduğundan, tahmin edersiniz ki, baharatların binbir çeşidi her tabakta varlığını belirgin bir şekilde hissettiriyor. Porsiyonlar ne büyük ne küçük, bir başlangıç bir de ana yemekle doyuyorsunuz yani, merak etmeyin.

Biz önden Vietnam usulü spring roll,

kopyasi-spice-market-290708-005.jpg

sarmısaklı yoğurt ve acı biber soslu, içine közlenmiş patlıcan doldurulmuş tortellini

kopyasi-spice-market-290708-002.jpg

ve bezelye çorbası ısmarladık.

kopyasi-spice-market-290708-007.jpg

Spring roll, etli bir içle sarılmış ve kızartılmış olarak, yanında hafif tatlımsı biber sosuyla sunuldu. Garsonumuz, marula sarıp yememizi tavsiye etti. Biz de öyle yaptık. Lezzetli, çıtır çıtır, ağırcana bir börek bu. Marula sarıp yemek hoş oluyor hakikaten ama öyle abartılacak başka da bir esprisi yok. Patlıcanlı tortellini, sarmısaklı yoğurtla güzel bir ikili olmuş. Üzerindeki limon rendesi ve otlar hoşluk katmış ama ne var ki yemekteki aşırı tuz çok fena. Bezelye çorbası, bizdeki bilindik çorbalar gibi sulu değil, daha yoğun, sanki hafif sulu sebze püresi gibi. İçindeki bezelye taneleri, üzerindeki turplar ve otlarla ve hafif ekşimsi tadıyla bence lezzetli.

Ana yemeğe sıra gelince, biz fırında lagos seçtik. Yanına da zencefilli kızartılmış pilav söyledik.

kopyasi-spice-market-290708-011.jpg

Lagos, yeşil chili biber sos üzerinde, kılçıksız, pişirilirken kurutulmamış ve dehşet lezzetli tek bir parça halinde geldi. Eğer balık seviyorsanız, rahatlıkla söyleyebilirim ki bu yemeği tattığınız ilk andan itibaren gülümsemeye başlayacaksınız. Bana kalırsa, gecenin en güzel yemeğiydi.

kopyasi-spice-market-290708-009.jpg

Zencefilli pilav, üzerinde tam kıvamında kızarmış bir yumurtayla geldi. Biraz fazla yağlıydı ama lezzeti, kıvamı, baharatları, sunumu ve porsiyon büyüklüğü yerli yerindeydi. Benim adıma fazladan bir artısı da, zencefil tadının yoğun olmamasıydı. Kaşık kaşık yedim, memnum kaldım.

Özetle, her tattığım yemek gayet lezzetli ve etkileyiciydi diyebilirim. Yalnız tek bir eleştirim var: yediklerimizin hepsi gerçekten biraz fazla tuzluydu. Garsonumuza bu şikayetimizi ilettiğimizde, bize bundan birçok müşterinin rahatsız olduğunu söyledi. Umarım yakında, bu tuz konusunda bir ayarlama yapılır. Yoksa bu kadar uğraşılmış ve özenilmiş yemeklere ayıp olur diye düşünüyorum.

Toplam hesap, 131 YTL geldi. Bence, ödediğimiz paranın karşılığını aldık. Yemeğe meraklı olan herkese, Spice Market’a, en azından bir kez uğramalarını tavsiye ediyorum.

One Reply to “Spice Market: gülümseten bir deneyim”

Leave a Reply

Your email address will not be published.