Kosinitza’da midye

Kosinitza da nedense elime yapışan yazılardan. Hoşuma gittiğinden herhalde. Deniz Kuzguncuk’u önerince sahilde bir balıkçıda yeriz, rakı içeriz, boğaz görürüz zannediyordum. Halbuki bir kere Kuzguncuk’un sakinliği sürpriz oldu. İstanbul’da sakin, esnafı huzurlu, çıldırmamış yerler de varmış meğer. Üstelik İcadiye’den biraz yukarı yürüyünce kendi halinde iki tane ufak restoran bulmak da şaşırtıcı oldu. Onlarda da mahallenin genel havasına uygun bir medeniyet var. Sağdaki Sitare. Çocuklu aileler vardı içeride. Biz soldakine, Deniz’in de denememiş olduğu Kosinitza’ya girdik. Kosinitza, Kuzguncuk’un eski adlarından ve mekan sahibinin kendi tabiriyle “emeklilik projesi”. En fazla on tane, örtülü kumaş peçeteli masa. Yunan müziği. Cici dekor. Selçuk Amerikan surburbia‘sına benzetti Kuzguncuk’u, burayı da görünce. Bense Fransız kasabasına.

Yine yazıp yazıp siliyorum, sıkıcı ve klişe yazıyorum, ben bile beğenmedim. Onun için yediklerimizin listesiyle, Selçuk ve Deniz’in ekleyeceği yorumlarla idare edin, “idare edemem anne” demeyin. Soğuk büfeden karamelize soğanlı sardalya, içi balıklı sarma ve dolma gibi şeyler, hafif körili yeşil bir balık çorbası, deniz mahsüllü pilav, ızgara midye şiş, deniz mahsüllü, midyesiz tagliatelle, yayın balığından balık marul dürüm (yani kabuk içindeki balığı isterseniz aysberge koyup dürüm yapabilirsiniz). Biz beyaz şarap isteyince sahibinin başka alternatif sunmadan açtığı ecnebi şarap.

www.kosinitzarest.com

Leave a Reply

Your email address will not be published.