Güzel havayı görünce Dano sürtmeyi teklif etti. İyi, hızla Karaköy’de bulduk kendimizi. Eski Rus bavul pazarının olduğu sokaktan geçip, iskelelerin oradan yürüyüp köprüye yöneldik ama köprüde otursaydık, gölgede kalacaktık. Köprünün diğer tarafında belki güneş olur umuduyla gittiysek de orada da yoktu. Balıkçılara doğru yürüdük, uzun uzun balıklara bakıp, av mevsiminin bitecek olması paniği ile Cuma akşamı balık pişirmek için anlaştık. Balıkçıları geçince çaycılar varmış meğer. Ama keşfetmek için ‘hava güzel, yine gelecek ben’ gerekmiş meğer. İlkinde oturup çay içtik. Ben öğle yemeği niyetine istavrit yedim. Ekmek arası balıktan daha iyi bir seçim oldu bence. Derken saat üç oldu, benim gitmem gerekti, güneşli havanın keyfi yarım kaldı. (10 lira)