Sade Kahve’nin içeride de oturacak bayağı yeri varmış. Dışarıda masa beklemek yerine Emi ve Emel’le oturduk içeride, saatlerce muhabbet ettik. Kahvaltı da yine çok iyiydi. Kahvaltı tabağı, simit ve ekmekler, çiğ börek, birer menemen. Menemen ki çok göreceli birşeydir, üçümüz de beğendik. Servis inanılmaz hızlıydı. Bir tek simit tostumuzu bir türlü getiremeyip sonunda simit bitti dediler, üzüldük. Adam başı 30 liraya geldi sanki.
Biraz önce yine gittim, bu sefer Ece ve Nimet’le. Yine kalabalıktı ve deli gibi sıra vardı ama sadece 3 kişi olduğumuz için hemen yer bulduk. Yine de servis inanılmaaaz yavaş ve sarsaktı. Tüm haftanın peak’i olduğu için delirmiş durumdaydılar. Bizim belli bir garsonumuz yoktu. Masadan kalkıp çay peşinde, ekmek peşinde koşmak zorunda kaldık. Sucuklar düzgün pişmemiş geldi. Sade Kahve’nin işletmecisine hafta içi öğle saatinde Küçük Ev’e veya HD’ye gitmeyi öneriyorum. Aynı kalabalığın altından onlar nasıl oluyor da kalkabiliyorlar görsün diye.