Aslında ilk gidişimde yazsaydım, yepyeni açılmış bir yeri yazmış olacaktım, çok cool olacaktım ama gariban bir Yesek’çiyim. Bununla birlikte, New York Times’ın restoran eleştirmeni gibi üç kere gidip de yemeden yazmıyorum. Bu durumda eleştiriye daha yakın yazmalıyım.
Bigchefs dalgası Ankara’dan geldi biliyorsunuz. Hatta sahibesinin bu zincir işine girişmeden önce işlettiği Cafe Miz (CafeMiz?), Arjantin caddesindeki en düzgün kafeydi. Daha bir yıl önce İstanbul’da çok şube açacağız, çok büyüyeceğiz minvalinde bir röportajını da okuduğumu, safçasına heyecanlandığımı hatırlıyorum. Etiler’de eski Paul’un yerindeki şubeyle Tünel’de yerini henüz tam anlamadığım şubeyi aynı zamanda açtılar.
Etiler’deki şubesine önce annemle bir öğlen, sonra ailece bir akşam, en son da kuzenlerle pazar sabah kahvaltı için gittim. Dekorasyonuyla pek bir uğraşmışlar, renkli, hatta eklektik ama çok orijinal dersem yalan olur. Mutfağının açık olması güzel.
Menü geniş ve standart bir cafe menüsü. Arada bir iki ekleme var. İlk sefer yediğim kestane mantarlı tagliolini kaldı en çok aklımda. Makarnaları kendileri yapıyorlarmış, kremaya boğmamışlar. Karidesli noodle ve karidesli fajita vasat. T-Bone yumuşak ve tam kıvamında ama son lokmalar inmiyor. Keçi peynirli roka salatası ve cevizli portakallı bir salata, Cafe Menüsü 101 dersinden A alır.
Tatlılarsa daha gelişecek çok, teyzesi, üstüne düşme. Deniz creme brulee’yi kötülemekle kalmayıp kendilerine söyledi zaten. Balkabaklı çizkekin adı ayrı fotoğrafı ayrı çok seksi ama tadı bildiğimiz kabak tatlısı. O kadar tatlı olması esprisini bozuyor. Bir de bir şeflerinden kalma Antep tatlısı gül sulu bir muhallebi denedik ama we were none the wiser. Fakat kestaneli ve yanılmıyorsam bezeli bir tatlıları vardı ki hani denize ekmek attığınızda balıklar kopardıkça sağa sola savrula savrula küçülür ya, işte öyle yedik.
Pazar kahvaltısının ise iyi yanı bayağı göz doyuran bol çeşitli, tatlılı, sıcak yemekli, hiç pintilik yapmadıkları bir açık büfe olup da bunun şehrin hareketliliğinden uzak bir otelde veya bilmemnere mezunlar lokalinde olmaması. Üstelik 35 lira gibi ne yazık ki İstanbul, hele Etiler standartlarına göre gayet makul fiyatta olması. Hatta, tepsiyle gezip simit dağıtan bir amca ayarlamış olmaları, dimsum usulü sıcak tadımlıklar dağıtmak gibi detaylarla uğraşmaları.
Akşam yemeği için gittiğimizde dolu ve civcivli olması, kendi tabirleri ile “New York’taymış gibi” olması benim o akşam hoşuma gitti. Ama yenidir, olur. Sonuçta, moderen muhallebici zinciri dediğim zincir zincir yerlere bir rakip daha geldi. İş yaparlar. Servislerini hızla toparlarsa, mesela kahve makinasının bozulduğunu saklamak yerine söyler, bekletmezlerse iyi iş yaparlar.
Big Chefs Ankara’da bir dekorasyon akımını başlattı,yeni açılan mekanların çoğu benzer malzemeleri kullanmaya başladılar.Salataları lezzetli ve doyurucudur,pizzaları İtalyan tarzı ince hamurdur.Ayrıca waffle ve Antakya yöresine özel bici bici tatlısı denenmelidir.
Selamlar,
Bir kez gittim, o da aksam uzeriydi. Dolayisiyla garson ve sefler henuz kendilerinden gecmemisler, islerini zevkle yapar vaziyettelerdi. O yuzden tam bir kritik hazirlayamadim, zira tek sefer gidilen yerleri ben de pek yazmamaya gayret ediyorum. Hele hele bazi yerler iyi baslayip, bir ay sonra su koyuveriyor genellikle. o yuzden en az 2 sefer ve farkli zamanlarda gitmek mekan hakkinda daha iyi bir fikir verebiliyor.
Yine de Big Chefs bana sorarsaniz bazi temel kalitelere sahip, ileriye donuk potansiyeli olan bir bistro. Umarim havaya girmez, kaliteyi dusurmez ve islerine devam ederler.
Bu arada, Tunel degil, aslinda Sishane’deler, eski USAS’in karsisinda meydanda.
Selamlar,
Cem
http://www.istanbulgourmetdolanmalari.blogspot.com/
Geçen pazar Şişhane’deki Big Chefs’e gittik. Kahvaltı şahaneydi, servis bir kere bile aksamadı. Hesap da o kalitede yemek ve servis için gayet uygun geldi.