Bu fotoğrafta ne sanatsal bir iddia var ne de belgesel. Yalan, belgesel bir iddia var ama Aya Sofya’yı değil, Dubb’ın terasından Aya Sofya’nın ne kadar da rahatça görülebildiğini belgeleme iddiası. Hele kışın ağaçlar yapraklarını dökünce.
Utku gidivericek korkusuyla toplaşıp yemek yedik. Ufuk’la Emi Dubb öneriyordu, uyduk. Biz vardığımızda Koray, Zeynep ve Emre oturmuş birşeyler ısmarlamaya başlamışlardı. Bu ekibin mızmızlık yapmayıp herşeyden yemek istemelerini seviyorum. O sayede gelsin papardum‘lar, samosa‘lar, gitsin naan‘lar, palak paneer‘ler şeklinde başlayıp soslu, sossuz, kuzulu, tavuklu her tür ana yemekle de devam ettik. Palak paneer (küp küp peynirli ıspanak püresi) delisi Koray buranınkini beğenmedi. Paneer yani peyniri fazla tazeydi, dağılıyordu. Aynı ekip Musafir’e de gittiğimiz için genel kanı oranın daha iyi olduğu idi. Ama buranın naan‘ları yani ekmekleri daha iyiydi. Sıcak, bol malzemeli, pide gibiydiler. Bir turist çift vardı, onlar erken erken gidince tüm lokanta bize kaldı. Yemekten sonra çay-kahve için terasa çıktık. Hint çayını fazla sütlü bulduk. 7 kişi, 399 lira, 138 lirası şarap.