Fıstık Ahmet, Barba’nın Meyhanesi kitabının girişinde anlatıyor. Adabına göre, rakı sofrasına akşam ezanı ile oturulur, yatsı ile kalkılırmış. En fazla iki duble. Herkesin kendi zarfı, yani karılarının dantelden ördüğü rakı kadehi zarfı, cebinde olur, içerken kadehe giydirirlermiş. “Benim bir de evde bir karım vardı” diye hatırlasınlar diye. Bu çok hoş, çok seksist adeti okumuş, İnciraltı Meyhanesi’ne kadar başka yerde görmemiştim. Gerçi gittiğimiz akşam kimsenin evde bekleyen karısı, kocası yoktu.
Kendi kuyuma kendim düşüp seksist bir cümle ile devam edeyim: Meyhaneye kadın eli değmiş olduğu her halinde belli. Duvarlar gravürlerle, eski İstanbul fotoğraflarıyla dolu. Adını daha önce duymadığımız mezeler menüde var olmakla kalıyor, garsonlar sabırla ne olduklarını anlatıyor. Bizans mezeleri, Ermeni mezeleri falan var. Kendi sitelerinde de anlatıyorlar zaten. Allahtan ekip sağlamdı da beş kişi olduğumuz halde merak ettiğimiz her mezeyi aldık, hiçbirinde aklımız kalmadı. Anladığım kadarıyla buranın esas esprisi bahçesi ama kışın ortasında olduğumuz için üst katta diğer sakin müşterileri rahatsız etme pahasına kakara kikiri yedik içtik, bahçede de aklımız kalmadı.
Öncesinde herkesten olumlu şeyler duyduktan, zarif, “özenli” bir iş yaptıklarını gördükten ve herkeslerin gazetelerde, dergilerde yazdığı methiyelerini okuduktan sonra, nedense mezelerinde hepsinin harika olacağını düşünmüştüm. Ama bir kışı günü, bir Pazartesi en zayıf anlarından birinde vurmuş olduğuma inanmak istiyorum. Eğer gerçekten öyleyse İstanbul’un hak ettiği yerlerden biridir burası.
Yediklerimiz için lütfen listeci mantaliteme maruz kalınız:
Beyaz peynir – meyhanede peynire önem verenler için sınıfta kalır (tercümesi: yeterince yağlı değil)
Saraylı – defne yaprağı ve karabiber dahil 18 baharatla marine edilmiş balık (levrek?). Favorim bu.
Karides söğüş – as yavan as it sounds
Levrek turşusu – Bunun adını not düşmeye gerek duyduğuma göre ilginç birşey olmuş olmalı.
Lakerda – Zeynep bozuk dedi, inandım, denemedim.
Dövme Hıyar Salatası – Hıyarın suyunu sıkmışlar, lor veya süzme yoğurt gibi birşeyle ve hafif baharatlarla karıştırmışlar. Dört başı mamur bir meze. Bugünkü meyhanelerde standart meze olabilir bal gibi.
Şevket-i Bostan nam-ı diğer kenger – hiçbir tadı yok gibi geldi, kimse de yorum yapmadı.
Cibez – ay, ot işte!
Muhammara – bir meyhanenin benden geçer not alması için gerekli olmayan ama yeterli meze, burada geçer not aldı. Bitirmek için kastım hatta.
Beyinli kuzu gerdan – Ortasındaki azıcık beynin tadı gerdanın donuk yağını, etin sertçe kıvamını kırıyordu. İyi mi yapılmıştı, bilemem ama hoşuma gitti.
Salata – malzeme iyi, çıtır
Ayrıca kavun, közlenmiş kırmızı biber, uskumru taratoru, patlıcan salatası, ahtapot, Ermeni pilaki, midye dolma, balık dolması.
Ara sıcaklar:
Dalak dolması – Nihayet yedim, başım göğe erdi.
Arnavut ciğeri
Beyin tava – Koray da ben de pek mutluyduk
Pastırmalı humus
Uskumru dolması – bütün yukarıda sayılanları yedikten sonra bile, tava olduğu halde hafif ve pek lezzetli.
İncir tatlısı
Ayva tatlısı – ay bu sertti açıkça
Kahve
Vişne likörü – içmeseydik de yanında yatsaydık
Adam başı 70 lira verdik. Peynir (5 lira) ve lakerda (8 lira) almasaydık, 57 lira olurmuş demek ki.
peynirle lakerda adam başı 5 ve 8 lira değildi herhalde. hesapta hata var. galiba yzarken kafamız biraz güzelmiş.
Ben yazarken sizin kafanız güzel miydi bilmiyorum, benimki değildi. Adisyona özellikle baktım. Hatta sayenizde website linkini de eklemiş oldum, orada da yazıyor.
inciraltı köftesini önermişti garson biz gittigimiz zaman, ve de bayan misafirlerimizin yiyemiyecegi kadar acılı bir köfte gelmişti. bize mi denk geldi bilemiyorum.
Bahçesi gerçekten harika, alttan da ufak ufak müzik veriyolar. Kaş’ın küçük bahçeli restoranları gibi, şehrin ortasında vaha. Lakerda hiç iyi değil ama diğer mezeler ve ara sıcaklar, hele de arnavut ciğeri, harika. bu kadar rakı çeşidini başka biyerde görmemiştim daha önce. Tekirdağ’ın en güzel içildiği bahçelerden biri. 2-3 kişiyle çok da hızlı servis var. Çok beğendim, bayıldım.
Cok gereksiz pahalı bir yer. adam bası 70-80den asagı çıkamıyorsunuz. gecenlerde gittim ve bulundugumuz yerdeki butun masalar hesap yuzunden kavga etti. onun yerine villa bosphorous’a gidin daha iyi… buranın ederi adam bası 40-50yi gecmez.