Zumo’nun smoothie’leri

Zumo’yla bozayım sessizliğimi. Burası kaç zamandır uğrayıp da sevdiğim ama bir türlü yazmadığım ve bundan dolayı vefasız hissettiren yerlerden. Cevahir alışveriş merkezinin en alt katında, metro çıkışına en yakın köşede, meyve suyu ve smoothie yapan, uluslararası zincir halkası, İrlanda menşeili, “pek sağlıklıyız, pek neşeliyiz” havasında bir yer–ki yalan değil bu son dediğim. Smoothie’lerine tüm gün beni beklemiş değil de donmuş meyve koyduklarından taze oluyor: pek sağlıklıyız iddiası doğru.  Pek neşeliyiz havası da doğru çünkü çalışanların çoğu genç delikanlıklar ve hep gülümsüyorlar, aralarında didişmiyorlar, malzemede cimrilik yapmıyorlar, herkesle paso flört ve şakalaşma halindeler. Düşünün, benimle bile!

Smoothie’lerin olayı donuk yoğurt, biraz portakal suyu ve artık neli neli istiyorsanız. Benim favorim Boogie Berry, tabii ki yaban mersinine tav olduğum için. Bir de armutlu ve gerçek hakiki vanilyalısı. Ama hindistan cevizi sütü, ananas ve muzlu KokoZu olmamış mesela. Protein tozu ve çim tozu da var ama detoks aşkına sebze ve ot karışımlarına girmemişler.

Sonuçta yolumun üstünde meyve/yoğurt ara öğünümü aradan çıkarmak veya açlığımı bastırmak için uğruyorum, yoluma mutlucuk devam ediyorum. Alışveriş merkezinde yemek yemek bence bundan ibaret olmalı ve bir juice bar’a başka bir misyon yüklememeli zaten.

www.zumobars.com

Hamarat’tan Ne İstersen Tabağı

Şişli’de de yeni yerler keşfedebiliyomuşuz, pek mesudum :) Günlerdir Anadolu Büfe’den çorba ve sandviç ekmeğine dönerden sonra, artık bünye bu ikiliyi reddetti ve Sedaların daha önceden keşfetmiş oldukları Hamarat Cafeye gittik. İsim zaten yeterince neşeli ve teşvik ediciydi. Nedense bir insan için hamarat dediklerinde elinin de çok lezzetli olacağını düşünürüm otomatikman. Aslında bu yüzden çoğu zaman hayal kırıklığına uğrarım, ama bu sefer böyle birşey olmadı. Muhtelif görüntüde hatunların işlettiği, açık büfe şeklinde stilize olan mekanın sadece dekorunu beğenmedim. Fazlaca okul kafeterya-yemekhane görüntüsü veriyordu.

Yemeklere gelince ben tabağıma yoğurtlu bulgur, z.yağlı taze fasulye, yoğ. kabak ve patlıcan, havuç salatası, mücver ve mercimek köfte aldım. İlle de soğuk seçmek durumunda değilsin tabii, sıcak yemeğin yanına zeytinyağlı da alabilirsin. O yüzden adını ne istersen tabağı koydum ben. Hepsi âlâydı, ancak mücveri hiçbir zaman soğuk sevmememe rağmen gene de niye aldım bunu bilemiyorum işte-açgözlülük diyebiliriz :) Mercimek köftede biraz fazla kuru idi. Ama açık büfede doğal karşılanabilir. Bir de biber salçalı olması benim damak tadıma pek de uygun düşmedi ama seven için ideal olabilir. Arkasından tramisu ama ev yapımı diye özellikle belirtmek isterim. Zira daha önce yediklerime pek benzememekte ama fazlasıyla hafif ve tatminkâr.  Üstelik hesap olarak da oldukça makul!

Zeytinyağlı tabağı+içecek+tatlı=13,5-TL

Great Dong Fang’den Açık Büfe :)

Felekten bir yemek olsun dediğimizde kaçış noktalarından biri :) Cevahir en üst katta sizi hiç yormadan seç beğen al usulü bir açık büfe yapılmış. Üstelik içecek hariç herşey de büfeye konuçlandırılmış. Benim seçimim önden acılı-ekşili çorba, tabağıma aldıklarım ise; tatlı soya sosa bulanmış biberli soğanlı tavuk, susamli çıtır tavuk, çin mantısı, sebzeli noodle, kızarmış patlıcan, havuç, kabak yanına salata.

Özellikle tavsiyem çin mantısı ve tatlı sosla yapılmış tavuk. Salatalarda yanına çok yakıştırdıklarımdan. Hizmete gelince açık büfe olunca neye ne kadar söylenebilirim bilmiyorum ama kasadaki çinli ablamız bile türkleşmiş. Biraz güleryüz yav ölmezsiniz. Garsonlardan bahsetmek bile istemem. Zira, kolayı getirirken, boş çorba kasesini almayıp bizi tıklım tıkış halimizle bırakmak hangi servis görevlisinin kalitesini ortaya koyar varın buna da siz karar verin.

Uzun etmeyeyim, Cevo’ya gittiğinizde açsanız kesinlikle denemeniz gereken bir yer olduğu kanısındayım. Garsonlara ilişmeyin, huzurla ayrılın :)

Açık büfe+içecek=14.50-TL

İstanbul Muhallebicisi’nde tavuk suyu

Biz çocukken annem bizi muhallebiciye götürmeye önem verirdi. İstanbul’a özgü olduğu ve yok oluverme tehdidi olduğu için bilelim istiyordu. Saray’ı saymazsak, benim gördüğüm kadarıyla sayıca ne azalıyor ne çoğalıyorlar. Orantı olarak azalıyorlar sadece. Dolayısıyla Osmanbey’de İstanbul Muhallebicisi diye bir yer açılmış olması çok heyecan verici aslında. “1955’ten beri” diye reklam ettiklerine göre başka bir yerden taşınmışlar galiba ama olsun. Çalışanlar efendi, yemeği düzgün, ortamda bir abartı yok. Tavuk suyu ve yoğurt 5,5 lira.

Ortaya Karışık…

Epeydir biriktirdiğim yerleri toplu olarak yazmaya karar verdim. Aşağıda yazdıklarım birkaç kere tarafımdan denenmiş mekanlardır.

Öncelikle , güleryüzlü ve “önce müşteri” ilkesini yakınen benimsediğini düşündüğüm “Külünçe Sofrası”. Terbiyeli kuzu şişi favorim oldu. Ayrıca siparişin yanında sundukları çiğ köfte, fındık lahmacun gibi ikramlar da oldukça lezzetli. Geciktirdikleri siparişi ikram ederek ayrıca takdirimi kazandılar. Zira değil ikram etmek, son derece saygısızca “istemiyorsanız götüreyim, önemli değil” gibi bir yaklaşımı da gördüğümüz için, Külünçe’nin bu tavrını alkışlamak isterim. Buradan diğer önereceklerim; tavuk şiş, patlıcan kebap. Salatalar konusunda kendilerini geliştirmeleri gerektiğini düşünsem de özellikle kebapları gönül rahatlığı ile denenebilir. Çorba ve kola ile beraber: 15-20-TL kişi başı.

Gelelim bir haftadır öğle yemeği adresimiz olan Fesleğen Cafe’ye. Buranın Taksim’deki mekanla ortak olduğunu düşünmüştüm. Ancak sahibi hiçbir alakasının olmadığını, üstelik Taksim’dekinin bar, buranın ise cafe olduğunu belirtti. Bana nedense hâlâ Taksim’deki de cafe gibi geliyor. Henüz yeni bir mekan olduğundan, çok fazla abartma istemem ancak, şimdilik oldukça tatmin eden bir menüye ve servise sahip. Çıtır tavuklu ve keçi peynirli salata benim denediklerimden. Özellikle keçi peynirli salatayı çok beğendim. Menüde yazmamasına rağmen, içine konulan ceviz ve mısır salataya ayrı bir lezzet katmakta. Yesek’te daha önce de dile getirdiğim Şişli’de özellikle ofise siparişte sorun olan salata sorunuma çözüm olduğu için Fesleğen’e ayrıca teşekkürler. Salatalar: 7-10-TL

Beğendi Lokantası okulun yakınlarında bir bol kepçe lokantası. Defalarca buradan yedik. Ancak giderek yapılan yanlışlar hepimizi yıldırdığı için, buradan yemek istemeye bir son verdik. İlk başta gelen kabak dolma, karnıbahar, patlıcan musakka ve çorbalar fena değildi. Ancak giderek yanlış sipariş getirmeye, üstelik getirdikleri ürünleri de buz gibi getirmeye başladıkları ve sizi saatlerce beklettikten sonra, özür dilemeleri gereken yerde, yukarıda ikinci paragrafta bahsettiğim cümleyi kullanmayı uygun bulduklarından, mekan artık benim için “Asla” listesinin liste başıdır.

Son olarak İstiklal ve Çukurçeşme sokakta defalarca önünden geçtiğim Hala’yı deneme fırsatım oldu. Hem çiğ böreği hem de kıymalı gözlemesi fena değildi. Türkiye’de normal olarak bu ürünlerin çok daha iyilerini yediğim için, çok fazla beğenmedim. (Mesela en iyisi Antalya Kemer Yörük’te yediğimdir.) Ancak burası eve olan yakınlığından sebep arada özlediğim bu lezzetleri yemek için iyi bir fırsat gibi gözükmekte :) Çiğ börek + gözleme = 9.5-TL.

Bu arada Cihangir Komşufırın tadilatta imiş. Bir an önce açılmasını temenni ediyorum…

Börek House and Cafe’de kıymalı

Eda, Bernardino, ben. İki kıymalı, iki su böreği, çok çay, süper muhabbet, bir seri ilanlar eki, görülmesi gereken 3 ev. Börek süper, öyle köşeleri kıtır lastik değil. Çalışanlar sempatik. 20 lira.

borek1.jpg

Kürt böreğinin üstüne dökmek üzere hazırlanmış pudra şekeri torbaları hakkında Eda “Eroin de ikramımız” diye espri yapınca aklıma rafine şekerin ne kadar zararlı birşey olduğunu anlatan bir yazıdaki laf geldi: “Eroin kadar saf.”

Saray Muhallebicisi bozulmuş

Aslında uzun zamandır farkındaydık da dün Osmanbey’dekine gittiğimizde gördük ki çorbanın porsiyonu küçülmüş, tavuk etli çorbadaki et miktarı üçte bire düşmüş, pilav porsiyonu da hafiflemiş (kaseye silme doldurulmuyor belli ki), garsonlar hafiften salaklaşmış (daha salak olanlar çalışıyor manasında), kağıttan Amerikan servisler reklamlanmış, fiyatlar biraz artmış (söğüş domates hıyar ya 3 ya 3,5’tu, 4 olmuş mesela). Bir yoğurdu henüz farkedilir biçimde bozulmamış. Eh, 12 şubeyle bu tür numaralar çeviren bir kuruma dönüşmüş olması pek şaşırtıcı değil. Pek yakında yeni Yesek listesinde yer almayınca şaşırmayınız.

Tarçın’dan chicken parmigana

Her gün aynı dert ne yesek nerede yesek. Öğlen yemeği için gene farklı bir yer deneyelim dedik. Bu sefer hem pastanesi hem de yemeği olan Tarçın’dan istedik. Chicken parmigana’nın açılımı şöyle; ızgara tavuk üstü erimiş kaşar (vadedilen parmesan idi), yanına domates soslu makarna, yeşil salata ve patates kızartması. Telefonda özellikle kızartma yerine salata istediğimizi belirtsek de, azıcık salata ile bol kızartmayı gördük gelen siparişte. Görüldü ki, gelen tavuk parçasının doyurmayacağını bilmişler ve yanına haddinden fazla makarna koymuşlar. En hazzetmediğim olay da budur, bir yemeğe bir ürünün ismini veriyorsan o ürünün yemekte daha yoğun olmasını beklerim doğal olarak. Mesela bu yemeğin adı pasta with chicken parmigana olmalıydı bana göre. Lezzetlimiydi evet lezzetliydi. Doyurdu mu evet doyurdu. Ama bunu sadece makarnaya borçlu olduğumuzu düşünmekteyim.

C. Parmigana+limonata=9.5-YTL

Çevre Cafe’den Çöp-şiş

Aslında oldukça şaşırttı. Bu derece güzel bir et olacağını hiçbirimiz tahmin etmedik. Mehmet, Tuğba ve ben çöp şiş aldık, Aslı ise ızgara köfte. Çöp şişe ek olarak tabakta, şehriyeli pilav, patates püresi, ızgara biber ve yeşil salata vardı. Oldukça doyuran lezzetli bir porsyondu. Etin yanısıra patates püresini de çok beğendim. Ne çok sert ne de bulamaç kıvamında, tam ayarında bir püre idi. Aslı da ızgara köftenin şahane olduğunu söyledi. Bu arada Sultanahmette falan standart 6 köftedir. Çevre 8 adet veriyor bilginize.

Köfte=7 Lira, Çöp şiş=8 Lira, içecek=2 Lira

Mantıs’dan Susamlı-Izgara Biftekli Salata

Evet keşiflerimiz devam etmekte. Bugün aslında mantısıyla meşhur olan bir yerden salata söyledik ama çok da müthiş olmamakla beraber, fena olmayan bir salata geldi. Benim için kusuru çoban salata kıvamında doğranan iç malzeme idi. Ben her nedense salatada daha büyük parçalar görmekten hoşlanıyorum. (Burada Bahçe Kafeyi anmadan edemeyeceğim.) Özellikle menüye başlık olarak Susamlı biftekli salata denince, insan ister istemez salatada susamın da hakim bir öge olacağı sanrısına kapılıyor. Ama ne yazık ki böyle bir durum söz konusu değil. Gene de sosun vermiş olduğu lezzet ile 10 üzerinden 6 aldı, sınıfı geçti diyebiliriz.

Bu arada hakikaten Şişli’de süper salata yapan yerleri bilen ve yazan olursa çok makbule geçer. Ofiscek rejimdeyiz efem.

Salata+içecek=12-YTL