Far East’te ikinci kez

…yemek yedik ama bu sefer tamamen hayal kırıklığıydı. Bu sefer tavuklu set menü aldık. Başlangıç olarak acılı ekşili çorba, ana yemek olarak bademli tavuk ve yanına da sebzeli noodle seçtik. Bunlara ilave olarak, Yasin bir de somon ve karides maki ısmarladı.

Set menüdeki herşey sanki pek bir aceleye gelmiş gibiydi. Çorbanın ekşisi çok fazlaydı, noodle da büyük ihtimal önceden hazırlanmıştı. Ama en kötüsü bademli tavuktu. Tadsız tuzsuz, yavan, lezzetsiz bir yemekti; Yasin bastı soya sosunu. Sushilere ne demeliyim tam olarak bilmiyorum. Aklımda lezzetlerine dair hiçbir şey kalmamış. Silik mi demek lazım?

Bademli tavuklu set menü, somon ve karides maki, bir bira, kola, 61 TL

Köfteci Ramiz’de çok kez

İstinye Park’a son gidişlerimizde en çok uğradığımız yemekçi, Köfteci Ramiz oldu.

Genelde iş çıkışı gittiğimizden, ben aç, Yasin çok aç oluyor. Yasin çok aç olunca, Burger King’e olan zaafı hortluyor, ben sinir oluyorum. O yüzden, yine fast food kategorisinde olan ama nispeten daha sağlıklı yemek sunan bir alternatif bulmak durumunda kalıyorum. Günaydın’da ve Saray’da defalarca yedikten sonra sıkılınca, Köfteci Ramiz’e bir şans verelim dedik. O zamandan beri birçok defa burada yemek yedik. Yasin köftelerine bayılıyor, ben de binbir çeşit malzeme olan salata tezgahına. Belki 5-6 çeşit yeşillik, 3-4 çeşit fasulye, değişik otlar, turşular ve benim gibi otçulların mest olacağı bir tezgah var burada. Sonra, yoğurt güveç kapta satılanlardan, ayran da Eker marka. Fiyatlar da gayet uygun. Daha ne olsun?

Biz her seferinde, 2 tıka basa doldurulmuş salata tabağı, 1,5 Ramiz köfte, 1 ayran, 1 kola, 1 yoğurt alıp 25 TL ödüyoruz.

Grip Mevsimi

…gelince, yapılacak en akıllı iş, bulabildiğiniz güzel bir yerde, bol limonlu tavuk suyuna yapılmış güzel bir çorba içmektir.

Ben kendimde hafif bir kırıklık hissettiğimde, hemen kapağı bir Saray Muhallebicisi’ne atıyorum ve içine tavuk parçaları eklettiğim tavuk suyuna çorbamı, bol limon sıkarak güzel güzel içiyorum. Hem mutlu oluyorum, hem de sağlıklı kalıyorum. Şaka yapmıyorum, gerçekten bu çorba işe yarıyor. Bir nevi ilaç gibi, hemencecik beni iyi ediyor. İlaca para yatırmadan, midemi de mutlu ederek, etrafımdaki bir milyon gripli ordusuna katılmaktan kurtuluyorum. Kendimi seviyorum, laylaylom…:D

Burger Bar’dan hamburger

Yasin’e ara sıra Burger King -daha doğrusu acılı double whopper- krizi geliyor. Şaka değil, ciddi bir kriz. Hiç geçmeyen, ancak ertelenebilen bir krizden bahsediyorum.

İşte yine, öyle bir krizin bütün şiddetiyle kendini gösterdiği bir günde,  allem ettim kallem ettim, Yasin’i Burger King’den vazgeçirip, Reşitpaşa’daki Burger Bar’dan hamburger ısmarlamaya ikna ettim. “En azından köftesi gerçek ettir”, “tamam çok sağlıklı değil ama sağlığını da biçip geçmez, en azından” diyerek.

( Herhalde, kimse hamburger krizi gelen bir insanı, brokoli yemeye ikna edeceğimi düşünmüyordu, değil mi? )

Neyse, hamburger yanında patatesle birlikte geldi. Hamburger, boyut itibariyle, Yasin’in gözünü doyurmadı. Baktım ki adam aç kalacak, ben sadece küçücük bir ısırık aldım. O da, tamamen fikir sahibi olabilmek için. Bana kalırsa, hem porsiyon hem de lezzet olarak oldukça tatmin ediciydi. Burger King’le kıyas bile kabul etmez, öyle diyeyim.

Yasin, yemeğini bitirdikten yaklaşık 5 dakika sonra, acılı whopper ile ilgili bir şeyler söylüyordu. Ben onu dinlemedim.

Hamburger, ya 9 ya da 10 TL, patates de 3-4 gibi bir şeydi.


Dağ Restaurant’da yiyebilecek miyiz?

Durum şu şekilde gelişti: Kilyos Burç Beach çıkışı, akşam 7.30 civarı, Hakan, Dağ Restaurant’a gitmemizi önerdi. Daha önce gitmiş. Yer hemen Burç Beach sonrasında, yol ayrımında sol tarafta. Çok şirin, çiçeklerle donatılmış, bol yeşillikli bir bahçesi var.

Bahçede oturduk. Et olarak zaten sadece pirzola ve köfte varmış. Pirzola bitti dediler. Salata, kızartma vs var ama biraz daha beklersek köfte de bitebilir diye bizi uyardılar. Hemen ne var ne yoksa getirmelerini söyledik. Bizden sonra gelen bir yığın insan kös kös geri döndü çünkü son köfteleri de biz kaptık.
Zaten muhtemelen cumartesi pazar iş yapıyorlar. Nasıl oluyor da en çok iş yapacakları bir zamanda yeteri kadar et bulundurmazlar ki? Durumu gerçekten anlayamadık. İlk başta biraz söylendik. E tabi açlığın da etkisi. Sonra muhteşem çoban salatası ve yine muhteşem yoğurtlarımız geldi. Salatanın malzemesi iyi olunca başka bir şey yememe gerek yok. Suyuna ekmek banarak salata başlı başına bir yemek bence. Yoğurdun da bu kadar lezzetli olması, sinirimizi yatıştırdı hatta uçurdu bizi. Özel yaptırtıyorlarmış. Manda sütü de katkılı.

Ardından patlıcan-biber kızartma geldi. Ve tombul köfteleri ile anne usulü kızartılmış patates. Köftelerin 4 porsiyonu aynı kapta geliyor. Çok lezzetli. Yumuşak ve sulu. Baharatı az. Biz afiyetle kendimizden geçer iken herhalde 50 kişi geldi ama geldikleri gibi gittiler.

Sonradan konuştuğumuz mekan sahibi, fazla et ve köfte bulundurmadıklarını, çünkü bekledikçe köftenin tadını kaybedip kuruduğunu belirtti. Ama o kadar insan bu lezzetten mahrum kaldı. Restaurant ise minimum 50 kişilik bir kazançtan..
Bayılıyorum böyle para hırsı olmayan insanlara. Daha fazla kazanacağım diye daha çok köfte yoğurmuyor adamlar. 100 tane mi? 100 köfte parası yetiyor. Hem kalanı sonradan vererek gelenleri üzmüyorlar, hem de kendilerini fazla yıpratmıyorlar.
Lakin yemeğin üstüne ağırlık çökünce ne çay bulabildik ne de kahve. Kalmamıştı. Boğaç hesabın da kalmamasını ümit etti ama 4 kişi köfteler, 2 salata, 3 yoğurt, kızartma, 2 bira için 105 geldi.
Karnımız tok yolumuza devam ettik.

Değişmeyen kalitesi, sürekli yenilenen lezzetleriyle Set Balık

Cumartesi akşam Nur’un Belçika’dan gelen arkadaşı şerefine Set Balik’ta ma-aile toplaştık. Set Balık bizim ailecek sıkça gittiğimiz ve her defasında mutlu ayrıldığımız bir yer. 10 kişilik grup şeklinde yine nasıl tatlar deneyeceğiz heyecanıyla ufak bir çıkartma yaptık Tarabya’daki Set Baliğa.

Soğuklardan susamlı uskumru, pekmezli yoğurtlu patlıcan, sarımsaklı kabaklı yoğurt, yoğurtlu börülce, zeytinyağlı uskumru, safranlı levrek, ada börülcesi istedik. Malum Belçika’dan misafirimiz gelmiş, kendisini etkilemek farz oldu…

Kabaklı sarımsaklı yoğurdu oldukça beğenmeme rağmen susamli uskumru biraz sert ve çiğnemesi zor geldi. Diğerleri de benimle ayni fikirdeydiler. Pekmezli yoğurtlu patlıcan ise tek kelime ile mükemmeldi. Çok güzel bir tat olmuş. İçinde tatlı olan herşeyi severim zaten. Zeytinyağlı uskumrudaki uskumru ise yumuşaktı. Daha çok beğendim. Yoğurtlu börülce de herkes tarafından çok beğenildi. Safranli levrek  fena değildi.

Lakin gecenin gözdesi midyeydi. Daha güzeli başka bir yerde bulunamayacağı iddia edildi bizimkiler tarafindan:) Belçika’da çok tüketilen midye, Belçikalı misafirimiz tarafindan da 10 puani aldı. Bize bir tane bile bırakmamasından anladık oldukça beğendiğini… Salata ise taze malzemeleriyle bizi memnun etti.

Ara sıcaklardan balık kokoreç, kalamar tava, krepli ahtapot karides, balık köftesi, susamli levrek istedik.
Susamlı levreğe diyecek kelime bulamıyorum, muhteşemdi. Kalamar da öyle, pamuk gibiydi. Balık kokoreç ben çok sevmem. Ama çok seven Mine çok beğendiğini belirtti. Balık köftesi ise biraz yağlı geldi bana. Krepli ahtapot-karides ise kimse tarafindan beğenilmeyen tek yiyecek oldu.
Bu kadar yiyeceğin üstüne yine de balık istedik ortaya. İstavrit tava ve mezgit tava. İkisi de lokum gibiydi.

Patlamak üzere olsak da tatlımızı yedik. Ortaya çikolatali sufle ve sıcak helva istendi ve paylaşıldı. Benim favorim tabii balığın da favorisi olan helva. Sufle ile arasi olmadığını iddia eden misafirimiz tarafindan da oldukça beğenildi.
10 kişi toplam 350 ödedik. Set Balık lezzeti, kalitesi, fiyatı, ambiyansıyla bizden hep 10 puani alıyor. Her zaman tavsiye edeceğim ve hiç değişmeyeceğini düşündüğüm bir yer.

Panino Giusto ve Sandal Balık Evi’ni yeniden denedik

Yeniköy’deki Sandal’a bir pazar akşamı yeniden gittik. Yine taze ve nefis balık, yine güzel bir mısır ekmeği ve tazesinden kocaman salata yedik. Benim dil şişim, bence Yasin’in çinekopundan daha iyiydi. Ona göre, onun balığı benimkinden daha iyiydi. Ortaya bir tereyağında karides ve hamsi tava aldık. Karides iyiymiş ama benim pek ilgimi çekmedi. Hamsi iriceneydi, bana ızgarası yapılsa daha başarılı olurmuş gibi geldi. Toplam hesap, içecekler ve  İlker Ağabey’in tekir tavasıyla beraber, 90 TL civarı geldi.

Panino Giusto’dan yine eve servis pizza ısmarladık. Benim için mantar ve roka eklenmiş margarita, Yasin’e ve Beklan Abla’ya karides, parmesan ve roka eklenmiş iki margarita ve ortaya denemiş olmak için bresaolalı adını unuttuğum bir pizza daha. Bu sefer pizza, geçen seferkinden daha iyiydi. Bizim gibi ince hamur pizza sevenler ve İstinye civarında oturanlar için bence denenmesi gereken bir alternatif, bu Panino. 4 pizza, 70 TL civarı tuttu.

Tarihi Sarıyer Börekçisi’nden börek

Bir ara babama sormuştum ‘hangisi orijinali’ diye, o da bunu tarif etmişti. Kavağa doğru giderken ana caddede sağ kolda. Kocaman kocaman “1895’ten beri” ve “taklitlerinden sakının” gibi laflar da yazıyordu zaten. Akşam alıp dün sabah ısıtıp yedik. Lezizdi ama fazla karabiberliydi. Bütün gün yemek borum yandı. Hatta Selçuk söyleyene kadar nedenini böreğe bağlayamadığım için doğumgünüm sonrasında bayağı bir existential krize girdim. Orada otursaymışız, üst hatta Boğaz manzaralı salonu varmış meğer. Ben otobüs durağının karşısında, iskeleye yakın olanını tercih ederim valla. Kilosu 16 lira.