Zaten her şey yolunda gitse bile senede maksimum 3 kere görüşmek kısmet olan Aslı’yla, Rexx’in önünde bir heves bir heyecan buluştuk. İşten çıkmışız, yollardan gelmişiz, açız, dağlar kadar mevzu birikmiş… A’tolia’ya oturalım dedi Aslı – Ankara’da da varmış böyle yerler. Bu tarafta oturan o, seçimi ona bıraktım.
Gittik A’tolia’ya. Ankara’yı bilemem ama Amerikan gençlik dizilerindeki pek kanka 3-5 arkadaşın rutin şekilde gidip battal boy bardaklarda milkshake içtikleri, dev tabaklarda hamburger ve patates yedikleri mutlu mekanlara benziyordu. (Aynı bu tatta 1-2 yer daha var Kadıköy’de ama isimlerini şu anda çıkarmam mümkün değil. Bilenler anladı.) Yukarda yer bulduk oturduk. Epeyce hacimli menüden ben spesiyal A’tolia Akdeniz Pide, Aslı Mexico Real Tavuk seçtik. Aslı son dönemdeki edebiyattan yemeğe Latin Amerika tandansıyla harbiden acılı, bol baharatlı bir tavuk bekliyordu. Ama tavuk hüsran oldu. Beklediği kadar aromalı ve acılı çıkmadı. Benim pide feci büyüktü, ama Akdeniz deyince zihnimde oluşan kekik-nane-fesleğen gibi olmazsa olmaz lezzetlerden yoksundu. Domates, biber, mantar ve kaşarlı, öyle düz bir şey çıktı. Zaten de bitiremedim…

Servis hızlı, porsiyonlar zengin, ama belki de biz gittik en olmayacak şeyleri seçtik, çok da acımasız olmak istemiyorum. Yemekler + su + kola + çay 20 YTL mi ne tuttu.
Tatlı/kahve faslı için benim favori mekanım Cafe&Shop’a yollandık. A’tolia ne kadar Amerikansa burası o kadar İngiliz. Eski tarz ahşap masalar, rahat koltuklar, şamdanlar, duvarlarda bordürler, tablolar, aynalar… Aslı ortadaki uzun masada Kürşat Başar programı tadı tespit ederek beni kopardı! Sonra hemen tatlılara odaklandık. Aslı frambuazlı cheesecake, ben gözümü doyuramayıp yarım porsiyon çikolatalı pasta yarım porsiyon tiramisu istedim. Son dönemde her yerde tiramisu yiyorum. Bari bi işe yarasın da şehrin en iyisini tespit edecek noktaya geleyim diye hedef belirledim kendime :p

Neyse, cheesecake kocamandı ve hafifti, öyle aşırı baygın, şekerli bir şey değildi. Kötü de değildi ama Aslı daha iyilerini yediğini belirtti. Benim tiramisu iyiydi ama asıl o çikolatalı pasta muhteşemdi. Krema yerine çikolatalı muhallebi kullanmışlar, hem keke yumuşaklık ve hafiflik vermiş hem de lezzete lezzet katmış. Öylesine kaptırmışım ki foto çekmeyi akıl ettiğimde çoktan tabağa girişmiştim, Aslı hatırlattı. Gerçi sonra ikimiz de tatlıları bitiremedik. Fazla geldi. Yanına kahve ve Zencefilli limonata istedik. Limonata son dönemde içtiğim en gerçek limonataydı. Yani gerçekten limonla yapmışlar, çok fazla seyreltmemişler, ekşi, anne üretimi tadı veren bir şey. Çok sevdim. Hepsi toplam 21 YTL.
Velhasıl, kalender meşrebimiz sağolsun, iyi kötü yedik içtik. Sonuçta Kadıköy’ün ne kadar ucuz olduğuna bir kere daha şaşırmayı başardım. Aslı’yla yeni maceralarda buluşmak üzere ayrılıp Beşiktaş’ımın yolunu tuttum…