Taj Mahal’de acı, baharat ve mutluluk

Gideli bi 10 gün kadar oluyor, o bakımdan yemeklerin adını çok net hatırlayamıyorum. Web sitelerine baktım, orda da yarım yamalak görünüyor menü. Ama yediklerimin bende bıraktığı iz, yemeklerin isminden çok daha kalıcı olmuş sanırım, zira 10 gündür Taj Mahal sayıklıyorum.

Tünel’deki şubelerine gittik. Aslında 1 hafta öncesinde Cihangir şubesine gitmeye kalkışmıştık ama gittik baktık kapanmış. Sitede verilen adrese aldanmayın yani. Tünel şubesi ufak, sakin, gösterişsiz bir yer. Menüyü idrak edip yemekleri seçmemiz biraz vakit aldı. Ne sorduysak bıkmadan cevap verdiler. Hindistancevizi sütünde elmalı tavuk, masala lamb, zerdeçallı ve kimyonlu patates (dam allo’ydu galiba adı), sebzeli safranlı pilav ve sarımsaklı ekmek söyledik. Beklerken de biraları yuvarladık – ki epey uzun bir bekleyiş oldu, neredeyse 40 dakika.

Fashionable tarzda janjanlı yemek takımları filan beklemeyin, son derece mütevazı bir sunumla geliyor yemekler: oldukları gibi. Ekstradan bir parlatma çabası yok. Bunu çok sevdim. Porsiyonlar makul, ne çok fazla ne çok az. Yemeğinizin ne kadar acı olmasını istiyorsanız söylüyorsunuz ve belli ki sizi gerçekten dinliyorlar. Her şey tam istediğimiz kıvamda geldi. Yana yana ne söylediysek silip süpürdük. O akşam hiç tatlı yoktu maalesef, deneyemedik. Etler güzeldi, pilav bence harikaydı ve hele de o sarımsaklı ekmekte resmen aklımız kaldı. Bir dahaki sefere 3-4 tane söyleyip çıkarken paket yaptırmak niyetindeyiz. O kadar acılı, baharatlı yemeğe rağmen en ufak bir hazım sorunu da yaşamadık. Üstelik saçlarım ertesi gün bile Mısır Çarşısı gibi kokuyordu, bu da cabası.

2 kişi yemekler + 2 bira 65 TL

Tarihi Sultanahmet Köftecisi

En ünlüsüne gittik. Hani şu duvarlarında yazılar, fotoğraflar olan.

1,5 köfte, 1 mercimek çorbası, 1 pilav, 2 salata ve 1 piyaz yedik. 1 kola ve 1 ayran içtik. Toplam 42 TL ödedik.

Hızlı, gerçekten hızlı servis. Nefasetinden ölünecek bir yemek yok ortada ama iyi yemek, Allah için. Köfteler lezzetli, pilavı tane tane. Çorba gecenin soğuğuna sıcak sıcak iyi geldi;  salatanın malzemeleri taze taze doğranmadı ama pörsümüş de değildi hani.

Sırf köfte için Sultan Ahmet’e gidilir mi emin değilim, ama oraya gitmişken de burada köfte yenir diye düşünüyorum.

Bodrum semalarından bildiriyorum

Bayramda yaptığımız Bodrum seyahatinde aklıma yazdığım yeme-içme notlarım:

Oasis”te Begonvil: Patlıcan musakka, az nohutlu pilav, 2 mercimek çorbası, yarımşar zeytinyağlı pırasa ve fasulye, yarımşar revani ve kadayıf, 3 çay. Musakka yağlı, pilav tane tane, mercimek çorbası lezzetli ve doyurucu, fasulyeyi salla ama pırasa anneminkiyle bile çok net yarışır. Toplam hesap 43 tl.

Belki yemekler insanı uçurmuyor ama havasıyla ve üzerinde düşünülmüş küçük detaylarıyla insana mutluluk veren bir lokanta burası. Amatör ruhla açılmış ve aynı ruhu korumuş. Yemekten sonra, sahibini tebrik ettik, çok utandı.

Yalıkavak’ta Sait: Salata, zeytin, pancar turşusu, köz patlıcan salatası, deniz börülcesi, kavun & beyaz peynir, ahtapot ızgara, kaşarlı kalamar ızgara, kalamar tava, dil şiş, dil tava, 600 gr.lık dil ızgara, lagos ızgara, levrek ızgara, tatlı olarak da baklava, incir tatlısı, ekmek kadayıfı, kabak tatlısı, içecek olarak kolalar çaylar, kahveler, bir küçük rakı.

Ahtapot ızgara biraz kurumuş, kalamar dolması lezzetli, kavun kelek, peynir iyi, deniz börülcesi de gayet güzel. Dil balığının mevsimi başlamış, her türlüsü şahaneydi. Tatlılardan, kabak tatlısı da iyiydi ama baklava galiba bir adım öndeydi.

Sait, pek bir meşhur Bodrum’da. Diğer balıkçılardan ne farkı var, ben anlamadım. Açıkçası, ben marinadaki şahane ahtapot ve lagos yapan Memedof’u ya da Gümüşlük’teki yaratıcı Mimoza’yı tercih ederim. Hesap, tabii ki de kabarık. 650 tl, 8 kişi.

Göltürkbükü’nde Hoca’nın Yeri: Çiğ börek, mantı, gözleme.

Çiğ börek de güzel, otlu hafif gözlemesi de. Mantının porsiyonu az gözüktü benim gözüme, onu söyleyeyim, çünkü ben yemediğimden tadı konusunda bir fikrim yok. Fiyatlar, 10 TL civarı diye hatırlıyorum.

Grip Mevsimi

…gelince, yapılacak en akıllı iş, bulabildiğiniz güzel bir yerde, bol limonlu tavuk suyuna yapılmış güzel bir çorba içmektir.

Ben kendimde hafif bir kırıklık hissettiğimde, hemen kapağı bir Saray Muhallebicisi’ne atıyorum ve içine tavuk parçaları eklettiğim tavuk suyuna çorbamı, bol limon sıkarak güzel güzel içiyorum. Hem mutlu oluyorum, hem de sağlıklı kalıyorum. Şaka yapmıyorum, gerçekten bu çorba işe yarıyor. Bir nevi ilaç gibi, hemencecik beni iyi ediyor. İlaca para yatırmadan, midemi de mutlu ederek, etrafımdaki bir milyon gripli ordusuna katılmaktan kurtuluyorum. Kendimi seviyorum, laylaylom…:D

Mehtap Kafeterya’da rahatlama operasyonu

Kopyası mehtap, 07.06.09 012

2 saatlik kabus gibi bir trafiğin ardından İstinye Park’a vardığımda, bütün sinirlerim çoktan tepeme çıkmıştı aslında. Bir de bunun üstüne, beni iyice geren bir telefon görüşmesi yaptım. Ve evet, artık ben bir asabiyetler kraliçesiydim.

O sırada, sabrına ve anlayışına büyük bir hayranlık beslediğim sevgilim yanımda olmasa, büyük ihtimal sakinleşmem uzunca bir zaman alacaktı.

Yasin, beni gördüğünde ilk önce bana sıkı sıkı sarıldı ve sonra beni hemen deniz kenarına götürdü. Sakin, mütevazi ve havadar bir yer buldu ve “yemek yemicem” diye tutturduğum halde, bana zorla yemek ısmarlattı. Ve ben, bu kısa sürenin sonunda, dünyanın en sakin, en minnoş, en huzurlu kızına dönüştüm. Trafiğin ve açlığın neden olduğu asabiyetimin yerinde yeller esiyordu. Sonra, oturup benim öfkeli halimle bir güzel dalga geçtik. Güldük. Ve ben bir kez daha anladım, O’ndan dolayı ne kadar şanslı bir kız olduğumu…

O akşam gittiğimiz yer, Emirgan’da hemen Sabancı Müzesinin yanındaki Mehtap Kafeterya’ydı.

O, tavuklu pilav istedi.

kopyasi-dsc00679

Ben, tavuk şiş yedim.

kopyasi-dsc00683

Ortaya da çoban salata ve kendi üretimleri olan yoğurttan ısmarladık.

kopyasi-dsc00681

Oradayken hemen sakinleştiğimden mi  bilmiyorum, ben Mehtap Kafeterya’yı pek bir sevdim. Sonrasında, birçok kez daha gittik. Çay-kahve içtik, manzarayı seyredip hayal kurduk.

Kahvaltısını henüz yemedim ama oldukça iyi olduğunu duydum.

Yemekler lezzetli, fiyatlar uygun, manzara şahane, ortam kasıcı değil. Boğaz hattında, Sade Kahve’ye, Kale Kafe’ye, Sütiş’e kesinlikle iyi bir alternatif olduğunu söyleyebilirim. Aklınızda bulunsun.

Küçük Ev’de ekmekle doymak

Küçük Ev, Şarabi’den sonra, Yesek listesi’nde yer alıp da beni ciddi hayal kırıklığına uğratan ikinci mekan.

Biz, geçen hafta, Capacity şubesinde, zeytinyağlı enginar, çoban kavurma, pilav, salata, cacık ve yoğurt yedik.

Çok pişirilmiş, aşırı yumuşamış ve tadını kaybetmiş zeytinyağlı enginarın içinden saç çıktı. Çoban kavurma dedikleri yemeğin uzaktan yakından çoban kavurmayla alakası yoktu; bir de ekstradan aşırı yağlı, aşırı bulamaç, aşırı tuzlu ve aşırı salçalıydı. Salatanın yeşillikleri beklemekten pörsümüştü. Cacık, eh işteydi.

Ama Allah için, bir ekmekleri vardı ki inanılmaz! Yuvarlak, hafif yassı, doygun, bir elden az daha büyük ve sıcak. Hiç abartısız, masadaki tek lezzetli şeydi. O olmasaydı, çok büyük ihtimal, sofradan aç kalkacaktım.

Bir daha gider miyim? Kocaman bir hayır.

Bir kola ve bir su ile beraber toplam 22 TL ödedik.

not: Yasin, enginarın ücretini, tabağın içinden saç çıktı diye, ödemeyi reddetti. Onlar da, “tamam” deyip, hesaptan düştüler.

Yanyalı Fehmi Lokantası

Kadıköy’de Çiya lokantasının önünden her geçişimde vitrindekileri görüp içeri dalarım. Fakat et kokusu yüzünden burada afiyetle bir yemek yemek nasip olmadı. Et çok sevmeyen birinin orada ne işi var aslında.. Bir kaç arkadaşım Yanyalı’dan bahsettiler. Türk-Osmanlı lokantası olduğunu, zeytinyağlılarının da çok güzel olduğunu, et kokusundan rahatsız olmayacağımı, dışarıda çok güzel bahçesi olduğunu söylediler.

Cumartesi zaten sabah kahvaltı yapamamışım, vapura binmeden koştura koştura gittim Yanyalı’ya. Bahçesinde oturmak istedim ancak yağmur yağıyordu. Acıkmışım, hemen bir zeytinyağlı tabağı sipariş ettim; soya fasulye, börülce ve lahana sarma. İkram bir de sıcak pide geldi yanında, zeytinyağına bana bana indirdim mideye… Çok lezzetli olduğundan zannetmeyin, çok aç olduğumdan. Bana fazla tuzlu geldi. Zeytinyağlıları biraz şekerli severim, annelerin yaptığı gibi. Sonrasında mantarlı pilav istedim… Biraz hayal kırıklığı.. Daha doğrusu güveç içinde lapa gibiydi .

Ben tam bir pilav hastasıyım lakin bulamıyorum şöyle güzel bir perde pilavı, iç pilav… (Bilen varsa söylesin) Sonrasında ise hızımı alamayıp kazandibi yedim. Doğruyu söylemek gerekirse en çok kazandibinden memnun kaldım. Belki de en son Mado’da yaşadığım kazandibi rezaletindendir bilemiyorum, çok güzel geldi bana.

Fakat şoku hesapta yaşadım. 25 Lira geldi. Tamam çok yedim o ayrı ama esnaf lokantası sanıyordum ben burayı. Et yememişim. 25 biraz tuzlu değil mi?

Yanyalı hakkında şu an için iyi-kötü yorumu yapmam yanlış olur. Bir kere gitmişim, Osmanlı usulü yemeklerinden-etlerinden denememişim. Gerçi yan masadaki bayan tandırının çok sert olduğunu söyleyip geri yolladı. Şu an tam ikilem içerisindeyim. Diğer esnaflara göre azıcık tuzlu bir daha gidemem ya da aklım mercimek ve safranlı pilavda kaldı, denemem lazım..

Günaydın’da kuru fasulye

Geçtiğimiz hafta çarşamba günü, Bakırköy Capacity’de yemek için bir yerler ararken, Günaydın’ın fast food tarzı olan köfte ve dönercisini gördük. Etin yanı sıra, sıcak yemeklerin de olduğunu fark edince, “bir deneyelim” dedik.

Yasin, güveçte kuru fasulye, buhara pilavı ve ayran aldı.

kopyasi-dsc00762

Kuru fasulye, her ne kadar pişerken haddinden fazla helmelenmiş olsa da, lezzet açısından iyiydi.

Pilavın içine Allah ne verdiyse koymuşlar ve pirinci de tam olarak tane tane pişirememişler. Kötü değildi gerçi ama aynen sıradan yemekhane pilavları gibiydi.

Ben kendime kuru patlıcan dolması, açık büfeden karışık salata ve yoğurt aldım.

kopyasi-dsc00769

Dolma, bana biraz fazla yağlı gibi geldi. Tadı, üzerine yoğurt konunca fena değil oldu. Fakat, kuru dolmanın çok daha iyileri, tabii ki başka yerlerde yenebilir. Canınız bu dolmadan çekerse, lütfen oralarda yiyin.

Toplam hesap, bir kolayla birlikte 24 TL tuttu.

Bir dahaki Capacity yemek katı deneyimimde, kesinlikle Küçük Ev’i denemeye karar verdim.

Gelik’in köftesi

İnanın, hatırlamıyorum bile Gelik’te en son ne zaman yemek yediğimi. Ayıp aslında benim bu yaptığım; çünkü Gelik, benim gibi Ataköy-Bakırköy civarlarında yaşayan kişiler tarafından arada uğranılmayı hak eden bir lokanta.

Biz, o gün, Bakırköy sahildeki büyük mekana değil, Bakırköy Capacity’deki fast food yerine gittik.

Tabii ki önden, Gelik’in spesiyali olan mantarlı pilav ve ayran aldık.

kopyasi-gelik1

Mantar tadından çok, dereotu tadının alındığı, toprak kaba konularak fırında pişirilmiş bir pilav bu. Nesi çok özel, ben geçmişte de anlamıyordum şimdi de anlamıyorum. Kötü mü? Değil kesinlikle ama çok iyi pilav olduğunu iddia etmek bence biraz abartı olur.

Pilavı yerken, gelen köfteler gayet başarılı ama. Sulu sulu, yağlı ve tombik köfteler oldukça lezzetli.

kopyasi-dsc00625

Ben, çok aç olmadığımdan bütün tabağı bitiremedim, iki tane köfteyi Yasin’e devrettim. O da, Gelik’in özel köfteli sandviçini bitirdikten sonra hiç itiraz etmeden benim köftelerimi de yedi.

kopyasi-dsc00624

Sandviç, bayağı bayağı iyiydi diye düşünüyorum. Gerçi ben tatmadım ama bu nanenin, Yasin’in yeme süresi boyunca dış dünyayla bağlantısını kesmesine yol açmış bir oluşum olduğunu söyleyebilirim. Belki o zaman, benim tespitim sizin için bir anlam ifade eder.

Toplam hesap, açık büfeden tıka basa doldurduğumuz bir kase salata ve bir kola ile beraber 33 TL geldi.