Vira Vira’da Pazar Balık

Bu sefer Fransa’dan gelmiş Osman’ı görmek maksadıyla 6+1 (21 aylık bebek) kişi Vira Vira’da toplandık.

Biz baba-oğul erken geldiğimizden bir süre tatlılara ve meyvelere bakarak oyalanmak yoluna gittik.  Bebekle beraber balık havuzuna bakması çok güzel oluyor ama hala kurulmamıştı (yakında kurulacakmış).  Daha sonra mutfağa girdik, “ustalarla” tanıştık (bizim oğlan bu hafta iki yanımızdaki inşaattan dolayı “usta” demeyi öğrendi de ondan “aşçı” kelimesini zorlamadım)  daha sonra salata soslarını, duvardaki yazı ve resimleri inceledik.

Bu esnada garsonlar bebek sandalyesini modifiye ettiler.  Son zamanlarda bebekle çok yemeğe gittik dolayısıyla artık servis kalitesini bebekli müşteriye gösterilen özenle tartmaya başladım.  Vira Vira’da bebekliye gösterilen yardım üst düzeyde.  Anında sandalye geldi, önündeki ufak masa çıkarıldı, sandalye alçaltıldı ve kolçakları arkaya yatırıldı.  Uzay gemisi gibi sandalyeydi doğrusu ve garsonlar Kaptan Kirk gibi kullandılar.  (Eren, kategoriler arasına “Bebeğe Müsait” eklemenin zamanı geldi mi?)

Önden artık her balıkçıda çıkan klasiklerden beyaz peynir, kavun, maydanozlu salatamsı geldi.  Beyaz peynir ve kavun tamam da bir anda birisinin icat ettiği mezenin 1 ay içinde bütün balıkçılarda taklit edilmesine kılım.  Neyse ben zaten pek itibar etmedim bu maydonuzlu salatamsıya ama Vira Vira’daki beyaz peynir çok güzel.   Kavun da yiyoruz ama her mevsimde nasıl oluyor?  Şili’den mi geliyor nedir?

Ardından ızgara kalamar geldi, fena değildi.  Biraz fazla lastiksi geldi bana ama asıl gecenin en güzel kısmı yediğim tekir tavaydı.  En sevdiğim balıklardan biridir ama buradaki mükemmeldi.  Yağı da kızartması da tam kıvamda.  Ebatlar uygun, porsiyon adeta amerikan boyu tam pazar akşamlık.

Üstüne ben artık tatlı yemedim ama gelen şekerpareden azıcık tattım ve sevmedim.  Üstü yanık ve bayattı.

Hesap bol miktarda Kara Efe’yle beraber 80 yetele.  Bu balıkçıların devamlı müşterisi olduğunda sağlam indirimler alındığı dedikodusu doğru mudur?  Devamlı müşteri olmak için kaç kere gitmek lazımdır?

Hamdi’de Erik Kebabı

Hamdi’ye bi turist daha götürdüm. Gene Kadıköy’den vapur ile geçerek başladık, çok geç rezervasyon yaptığım için maalesef üst katta oturamadık.

Önden gelen mezeler humus hariç iyiydi. Ezmenin acısı da tam kıvamındaydı.

Ara sıcak lahmacun orta diyebilirim. Bence et/ıvırzıvır dengesi kötüydü.

Ana yemek patlıcan kebabı ve terbiyeli şiş çok güzel ama asıl yemeğin yıldızı tam mevsimi olan erik kebabı idi. Erik kebabı dedikleri malta eriği (biz Adana’da yenidünya deriz nedense). Her malta eriğini açıp içinde çekirdeklerden boşalan yere eti yerleştirmişler. Karşımdaki turist sevmesin de bütün şişi ben bitireyim diye dua ettim ama işin kötüsü adam da çok beğendi. Tek tek lokmalarını saydım köftehorun. Arada o sinirle ötekilerden de yediğim için bir tane daha söylemek de istemedim.

Baklava harikaydı, fıstığı bol. Künefe de oldukça başarılı.

Yemek sonrası mırracının ayrı bahşiş istemesine kıl oluyorum ama naapalım diğerlerinin hatrına o kadar probleme de katlanıyoruz.

Ecnebi adama güzel türk şarabı içiricem diye biraz kazıklandık maalesef: 75 lira/kişi. Mırracının bahşişi hariç.