Maci hala çok başarılı. Spagettisi tam al dente, beş kum midyesi, üç yurdum midyesi, az sarmısak, bol maydanoz. Basit ama zor. Önünden peynir tabağı, yanında şarap, ardından tadımlık sakızlı muhallebisiyle, keyfime deme gitsin.
Şiir vakti
Muhtemelen lisedeyken okuduğum şiirin hep sadece ilk cümlesini bildim–ki zaten yemek borusunun tahminen ortasından girip, midemi burup bütün vücuduma, en son bacaklarıma yayılan bir korku yaymaya yeter bir cümleydi. Ancak bir yıl önce falan merak ettim devamını şiirin. Meğer ne güzel, espriliymiş. Şair Langston Hughes:
What happens to a dream deferred?
Does it dry up like a raisin in the sun?
Or fester like a sore-- and then run?
Does it stink like rotten meat? Or crust and sugar over-- like a syrupy sweet?
Maybe it just sags like a heavy load.
Or does it explode?
Bayramdan beri efendi efendi bekliyorum, belki bir başkası yeni yazı yazar da blog’un editörü olmanın verdiği gücü suiistimal etmiş olmam diye. Ama yazan yok, ben de yazmadım. Bininci yazı için kaderde böyle birşey varmış. Evet, 1000.
Şekerlendi bence Yesek.