Cumartesi akşamı, İspanya-Türkiye maçını izlemek için Bebek’teki Taps’e gittik. Giriş kat, kalabalık ve gürültülüydü. Biz de ikinci kata çıktık. Ortamın yarısı, yaş ortalaması 16-17 olan liselilerden oluşuyordu, belli ki piyasa yapmaya gelmişler. Geri kalan müşteri, süslü olmak koşuluyla her telden çalıyordu: 2li 3lü kadın grupları, kokoş hatun & finansçı sevgilisi, yabancı erkek grupları, vs…
Yasin, karidesli risotto yedi, yanında Taps’in Pilsener birasını içti. Risottonun porsiyonu ufacıktı, tadı eh işte. Bira, hoş içimli bir olaydı, soğutulmuş uzun bardakta geldi.
Ben, füme somonlu salata ısmarladım.
Salatanın üstündeki somonları yedim, mayoneze bulanmış yeşillikleri birazcık tırtıkladım. “Neden basit bir zeytinyağlı-limonlu/ sirkeli sos yerine mayonezli sos?” diye sordum içimden. Bir cevap bulamadım. Füme somon, çok büyük ihtimalle hazır satılanlardandı; gerçi fena da değildi.
Taps’e gidince, zevk almak için olabildiğince kolestrol yüklü şeylerden yemek lazım, bunu anladım. Yan masaya gelen kızartma tabağı ve etler, gayet iştah açıcı gözüküyordu da ondan söylüyorum.
Toplam hesap, 2 Pilsener, 1 kola, 2 tabak çerez ve 1 kahveyle beraber 72 TL geldi. Salata ve risotto, aynı fiyattı (17 TL.) .