Nu Noodle’dan ofise servis

Bütün nöronlarımızı korkunç sıkıcı bir iş için seferber etmek üzere senior’ım Bahadır ve ben çekirge, dün yine ofiste kreatifçe mahsur kaldık. Bir önceki mahsur kalışında Bahadır Nu Noodle’dan noodle söylemişti. Ertesi gün öyle bir ballandırarak anlatmıştı ki resmen akşam geç çıkıp çalışasım geldiydi, sırf bu nedenle. “Deli gönül yemek ister, iş bahane” hesabı!

Dün akşam öyle kolay kolay çıkamayacağımız belli olunca hemen Nu Noodle sitesine girip siparişimizi verdim. Siteden hem noodle çeşidine, hem içindeki malzemeye, hem de sosa karar veriliyor. Bahadır tavuk, mantar ve brokolili, ben dana eti, yeşil biber ve brokolili noodle söyledik. Tatlı-ekşi sos istedik. Paket servis epey hızlı, gerçi Cihangir’den Beyoğlu’na gelmek zaten ne kadar vakit alabilir – diyorum ama bir yandan da çok vakit aldırtan müesseseler mevcut, biliyorum.

Noodle’larımız tepeden açılan klasik karton kutularında geldi. Kutu küçük gibi görünüyor ama ben bitiremedim. Malzeme gayet bol, lezzet yerinde. Biraz daha az pişmiş olabilirmiş, tek eleştirim bu. Bahadır doymadı, benden kalanları da hüpletti. Ama o ekstra iştahlı bir adam, müsterih olun, normalde doyulabilir bir porsiyon geldi.

Benimki 14.90, onunki 11.90 tuttu.

www.nunoodle.com

Changa’da fiks mönü

Geçtiğimiz cumartesi Sevgililer Günü olunca, çoğu lokanta akşam yemeği için fiks menü uygulama kararı almış. Bu yüzden, “fikslenmeden” güzel bir yemek yemek için yer bulmak, bende bayağı bir sıkıntı yarattı. Aradım taradım, a la carte servis sunan yerler buldum gerçi ama bu sefer de bulduklarım ne tam olarak benim içime sindi, ne de Yasin’in hoşuna gitti. En sonunda, madem yanyana dizilmiş, karşılıklı oturan bir sürü çiftten biri olacağız, en azından iyi yemek yiyebileceğimiz, değişik ve kaliteli bir mekan olsun dedik ve Changa’da karar kıldık.

Menü, 3 başlangıç, 1 ana yemek, 1 tatlı ve 1 kahveden oluşuyordu. Ana yemek için kuzu eti ve balık olarak iki seçenek sunmuşlar, onun dışında herkese aynı şey.

Başlangıçlardan önce, ekmekle birlikte benim süzme yoğurt diye tahmin ettiğim (ama taze lor da olabilir, tam bir şey diyemiyorum) bir tadımlık getirdiler. Özellikle ekmek, çok iyiydi.

Birinci başlangıç olarak, hardal soslu barbun pane geldi. Barbundan ve pane balıktan ben pek haz etmem ama bu bir lokmalık yemek benim oldukça hoşuma gitti. Hardal sosu, balığa oldukça yakışmış.

kopyasi-dsc00527

İkinci başlangıç tabağında zeytinyağlı rezene ve ayvalık favası vardı. Rezene lezzetliydi. Fava, alışılmışın dışında olarak -patates püresi ayarında diyebileceğim- yumuşak bir yapıya sahipti. Rezenenin hepsini yedim. Favadan bir iki çatal aldım, bana yetti. Fava sevmezliğime, bu çeşit fava da son veremedi.

kopyasi-dsc00529

Üçüncü ve bana göre en lezzetli başlangıç yemeği: tahin ve miso solu fırında patlıcan. Sıcak olarak servis edildi. Tahin ve miso, patlıcanın tadının üstüne çıkmamış, tam aksine patlıcanın yıldızlaşmasına katkıda bulunmuşlar. Bu yemek Changa’nın sabit menüsünde var mı bilmiyorum ama eğer varsa, denenmesi gereken yemeklerden biri olduğunu düşünüyorum.

kopyasi-dsc00531

Ana yemek olarak, ikimiz de, asma yaprağına sarılı kuzu tandır yerine,  fırında somon seçtik. Somon, kişnişli tere salatası ve hindistancevizi sütü- miso sosla beraber sunuldu. Yasin’e göre, somon gecenin en iyi yemeğiydi. Pişirimi başarılı, tadı terinde, kararında miktarlı sosuyla uyumlu bir balık yemeğiydi diyebilirim.

kopyasi-dsc00534

O gecenin tatlısı, kağıt helvada güllü parfeydi. Yanına çilek-frambuaz sos koymuşlar. Sos güzeldi, parfe de iyiydi aslında ama keşke güllü olmasaymış. Yasin, hepsini yedi bitirdi. Ben, güllacı bile doğasına aykırı olarak gül suyu katılmamış olarak yemeği tercih eden cins biri olarak, bir kaşıktan sonra kendimi zorlamama kararı aldım.

kopyasi-dsc00537

Yemeğin finalinde çay/ kahve ve lime aromalı lokum vardı. Biz tercihimizi espressodan yana kullandık, iyi geldi.

kopyasi-dsc00539

Yemekle birlikte, bir şişe DLC Boğazkere içtik. Fiyatı ya 57 ya da 59 TL idi. Tabii ki, bu rakam market fiyatının 2 hatta 3 katına yakın bir şey. Fiyatın, markete göre yüksek olmasını anlıyorum ama 2-3 kat yüksek olmasını tam olarak anlayamıyorum. Sanırım, bu benim bilgi eksikliğim. Ne diyebilirim ki başka? Kazıklandığımı düşünmektense, bu şekilde düşünmek kendimi daha iyi hissettiriyor.

Kişi başı fiks menü fiyatı 85 TL.

Tokyo Restaurant’ta sushi

Eren, daha önce Tokyo hakkında birçok kez yazdı zaten. O yüzden, ben çok laf edecek değilim. Yemeklerin fotoğrafını koyup, biraz ne düşündüğümden bahsedip sahneden çekiliyorum

Bu aşağıdaki, ikram olarak gelen tadımlık soğuk ton balığı. Ton balığı olmasına rağmen ilginç bir şekilde biraz kuruydu.

kopyasi-dsc00514

Benim ısmarladığım miso çorbası. Bu çorbasıyı sevmediğimi bir kez daha anladım.

kopyasi-dsc00516

Yasin’in ısmarladığı deniz ürünlü yakisoba. Bir çeşit fried noodle, ya da bence öyle, ben farkını anlamadım. İyiydi, daha doğrusu fena değildi.

kopyasi-dsc00520

Emek’in yediği ıspanak salatası. Emek beğendi, “ot salatası tarzı şeyleri seven biri, bunu da beğenir” dedi. Ben ot salatası severim ama bunu beğenmedim, hem bir esprisi yoktu, hem de o paraya o porsiyon çok ufaktı.

kopyasi-dsc00521

Gecenin en güzel olayı: nigiri tabağı. Ton balıklı, somonlu, karidesli, yengeçli, levrekli benim hatırladıklarım. Hepsi lezzetliydi, levrekli ve somonlu benim favorilerim oldu.

kopyasi-dsc00524

Tokyo, İstanbul’da yediğim en iyi sushi yi yapmıyor ama fiyat/performans açısından bakılınca oldukça başarılı bir lokanta bence, en azından sushi için. Gerçi, benim aklıma tekrar Japon yemekleri düştüğünde, eğer Beyoğlu taraflarında isem ve de az para vermek istiyorsam, çok büyük ihtimal Cafe Bunka’ya giderim gibime geliyor.

Toplam hesap, Emek’in fotoğrafını çekmeyi unuttuğum 6’lı Califormia Roll’u ve 2 kola 2 su dahil 137 TL geldi.

Şeref Büryan’ın aile salonu

buryan1

Selçuk yazmış iki kere. Bir daha yazmaya gerek yok aslında ama ben de “he, iyidir” diye kafa sallamış olayım.

Çok çıtır bir olay. Çoban salata çıtır çıtır. Perde pilavının perdesi çıtır çıtır. Kebabın altında üstünde gelen tırnak pide çıtır. Eti de yağlı yağlı. Çıtır insanlara göre hiç değil. Ben çıtırım yine de illa gideceğim diyorsanız, eti bir yarım porsiyon fazla yağlısından ısmarlayıp, sinir sinir ayırın, yoksa çok kuru. 3 kişi 42 lira.

Fotoğraf, İtfaiye Caddesinin karşısında İMÇ’nin son blokunda (sanırım 5.), Eren Eyüboğlu’nun mozaiğinden.

www.serefburyan.com

Panino Giusto’dan pizza

kopyasi-dsc00508

Bir cumartesi akşamı, eve pizza söyleyip yanına şarap açmak ve de güzel bir film izlemek, dışarının curcunasından uzak kalmak istendiğinde, yapılacak en rahat ve güzel şeylerden biri, bana kalırsa.

Yasin, İstinye Park’taki Panino Giusto’nun evlere servis yaptığını öğrenip telefonunu almış. Burası, adından da anlaşılabileceği gibi paninolarıyla ünlü bir yermiş. Sonradan öğrendim, makarnaları ve risottoları da çok başarılıymış. Gerçi, bütün bunlar o akşam kimin umurundaydı ki? Bizim canımız sadece pizza istiyordu.

Ben, üzerine mantar konulmuş margarita pizza istedim. Yasin, kendi pizzasına mantarla birlikte karides de koydurttu. Bir de, ilaveten ikimizin pizzasına da traşlanmış parmesan ve roka eklettik.

Servisleri oldukça hızlıydı. Pizzalarımız, üzerine parmesan konulmuş olarak sıcak sıcak geldi. Rokayı, pizzanın sıcağıyla pörsümesin diye, ayrı bir kaba koymak gibi bir güzellik yapmışlar. Pizzalara ek olarak, acılı zeytinyağı da göndermişler, gayet güzel olmuş.

Pizzaların lezzetine gelince, rahatlıkla söyleyebilirim ki uzun zamandır yediklerim arasında en iyisiydi. İnce hamurlu, kararında ve gerçekten çok leziz malzemeli, porsiyonu doyurucu bir pizzadan beklediğim şeylerin büyük bir kısmını, bu pizzada buldum. Bir dahaki sefere, eve söylemek yerine, gidip yerinde denemek istiyorum. Fırından yeni çıkmış bir pizzayı, hemen o anda yemek, kesin çok daha iyi olur.

Bir adet margarita pizza 11 TL. Bizim eklemelerimizle birlikte ikisi 36 TL gibi bir şey tuttu, eğer doğru hatırlıyorsam.

İstanbul Muhallebicisi’nde tavuk suyu

Biz çocukken annem bizi muhallebiciye götürmeye önem verirdi. İstanbul’a özgü olduğu ve yok oluverme tehdidi olduğu için bilelim istiyordu. Saray’ı saymazsak, benim gördüğüm kadarıyla sayıca ne azalıyor ne çoğalıyorlar. Orantı olarak azalıyorlar sadece. Dolayısıyla Osmanbey’de İstanbul Muhallebicisi diye bir yer açılmış olması çok heyecan verici aslında. “1955’ten beri” diye reklam ettiklerine göre başka bir yerden taşınmışlar galiba ama olsun. Çalışanlar efendi, yemeği düzgün, ortamda bir abartı yok. Tavuk suyu ve yoğurt 5,5 lira.

Tandoori’de gulab jamun

Hadi Emin’i kırmayayım, Çin / Hint / Japon kategorisine bir de Tay ekleyeyim. Üç Tay lokantasına ne kategorisi diyeceğim ama Hint lokantalarının durumu da pek parlak değil.

Tandoori’ye yedi sekiz yıl önce gittiğimde çok iç karartıcı bulmuştum. Basık, karanlık ve boş. Müziği ve dekoruyla bir etniklik ve estetiksizlik ittiriyor. Bu sefer gittiğimde değişmemişti, hatta yine iç karartıcı buldum ama zevksiz bir deneyim değildi. Kanaatkarlıkları hoşuma gitti herhalde.

Yemekler de gayet iyiydi. Biraz yağlı, bol acılı, miktarı azca ama lezzetli. Hiç Türkleştirmeye de çalışmamışlar. Lamb palak yani ıspanaklı kuzunun eti yumuşak, ıspanağı tazeydi mesela. Tavuk tikka masala da, kuzu tikka da iyiydi. İki pilavı, özellikle safranlısını da sevdik. Tatlı olarak yediğimiz rasgulla, şerbetli iki adet peynir topu, gulab jamun ise aynılarının kızarmışıydı.  Yok hayır, uyduruyorum, gulab jamun, vaktiyle de değindiğim üzre manda sütünden yapılıyor. Buradakini süt tozundan yapıyorlarmış. Çok bayılmadım ama iyisinin güzel birşey olduğuna inancımı kaybetmedim.

Bu arada, 18 yıldır açıkmış burası.

3 kişi 120 lira.

www.tandooriistanbul.com

Sandal’da doyasıya balık

Sandal Balık Evi, Yeniköy’de ufacık bir lokanta. İçeride ve dışarıda toplam 10 masa kadar var. İçki yok, servis hızlı, ortam rahat, fiyatlar düşük…

Dün akşam, biz oturur oturmaz, masaya hemen mısır ekmeği, patlıcan salatası ve turşu getirdiler. Sonra siparişleri aldılar. Mısır ekmeği özellikle çok iyiydi.

Balıktan önce tereyağında karides, karides güveç, kalamar tava, midye dolma ve karışık salata istedik. Karidesler fena değil, kalamar da öyle, midye dolma iyi, salata tazesinden.

Balık olarak da deniz levreği, çinekop ve hamsi tava ısmarladık. Özellikle, deniz levreği çok iyiydi. Lezzeti yerinde, porsiyonu kocamandı. Pişiren usta da işini biliyormuş belli ki balığı ızgarada kurutmamış.

Son olarak çaylarla birlikte, ortaya bir porsiyon sıcak tahin helva aldık. Üstüne gereksiz olarak çikolata sos dökmüşler, yiyesim gelmedi.

Balıklar, salatalar, ara sıcaklar, tatlılar ve kolalar toplam olarak kişi başı 35 TL tuttu.

İçki içmeden, hızlı bir şekilde lezzetli balık yiyeyim ve çok para vermeyeyim diyorsanız, Sandal sizin için uygun adreslerden biri olabilir. Aklınızın bir köşesinde bulunsun.

Doğa Balık’ta ziyafet

kopyasi-dsc00492

Doğa Balık’a gitmeyeli uzun zaman olmuştu. Dekorasyonu değiştirmişler, o göz yoran florasan lambalardan kurtulmuşlar ve meze dolabını lokantayla aynı kata almışlar. Herşey gayet güzel olmuş.

Rezervasyon yaptırırken rica ettim manzaralı masa olsun diye, olur dediler. Hakikaten de bizim için çok iyi bir masa ayarlamışlar. O masada rakı içip, şahane mezeleri ve balıkları yemek inanılmaz bir keyif oldu, doğrusu.

Doğa’da binbir çeşit mezeden seçim yapmak gerçekten çok zor bir iş. Bilindik sebzeli mezeler, kızartmalar, salatalar bir yana, sadece 20 çeşit ot salatası ve belki 10 çeşit balık salatası bile insanın aklını başından almaya yetiyor.

Biz, o gece, mezelerden karalahana kavurma, pazı salatası, hardal otu, turp otu ve ısırgan otundan azar azar koydurduğumuz karışık ot tabağı, iskorpit salatası, jumbo karides salatası, ahtapot salatası, patlıcan salatası, beyaz peynir ve otlar için sarmısaklı yoğurt ısmarladık. Daha da ısmarlayacaktık aslında, garson “bu kadar size yeter, yoksa ara sıcak ve balık yiyemezsiniz” diye bizi durdurdu.

kopyasi-dsc00477

Ahtapot ve jumbo karides gerçekten çok başarılı, patlıcan salatası tam kıvamında, iskorpit salatası aslında iyiydi ama galiba ahtapot ve karidesin yanında biraz sönük kaldı.

kopyasi-dsc00478

Ot tabağından özellikle karalahana ve pazıyı çok beğendim. Sade olarak da lezzetlilerdi ama üzeri sarmısaklı yoğurtlu olunca ayrı bir güzel oldular.

Ara sıcaklardan yarımşar porsiyon balık çorbası istedik.

kopyasi-dsc00484

Çorbanın içindeki balıklar koca koca parçalar halindeydi, tadı da fena değildi ama biraz yavandı sanki. Bir şeyler eksikti içinde, benim damak tadıma göre. Belki biraz daha ekşi olabilirdi, bilemedim.

Çorbadan sonra, birer lipsoz şiş ısmarladık.

kopyasi-dsc00489

Ben balığı çok beğendim. Pişirirken kurutmamışlar, balığın suyu içinde kalmış, tam kıvamında pişmişti. Tadı da oldukça iyiydi.

Bütün bu yemeklerin yanında Tekirdağ yeşil üzüm rakısı içtik. Son zamanlarda içtiğim en iyi rakıydı. Yeşil Efe’den, bence çok daha iyi. Denemediyseniz, bir ara bir şans verin derim. Kolay içimli, tatlımsı, hoş bir rakı.

Toplam hesap 200 TL civarı veya biraz üstü gelmiş olması lazım. Ben ödemediğimden tam olarak bilemiyorum. Yalnız, peşinen söyleyebilirim ki Doğa Balık pahalı bir lokanta. Ama “değer mi ?” diye sorarsanız, “kesinlikle” diye cevap veririm.

Zazie’nin pizzası

Zazie’nin olayının ne olduğunu bir süredir merak ediyordum. Sonunda öğrendim. Herşey, başarılı pazarlamadan ibaretmiş. Yanlış anlaşılmasın, bu kötü olduğu anlamına gelmiyor, sadece abartılacak bir şey olmadığı anlamına geliyor.

Bana göre, Zazie’nin özeti şudur: ortam ortalama, yemekler ortalama, fiyatlar Nişantaşı için ortalama, servis iyi.

Biz, o akşam, pizza ve salata yedik ve birer kadeh kırmızı house wine içtik.

kopyasi-dsc00474

Yemeklerden önce gelen ekmeklerin yuvarlak olanları tuzsuz, ucu sivri olanlar haddinden fazla serttiler. Şaraplar ise beklediğim gibiydi, yani ortalama bir masa şarabı.

Deniz mahsullü salata ve üzerine bizim isteğimizle karides konmuş margarita pizza aynı anda geldi.

kopyasi-dsc00473

Salata, karışık yeşillik, cherry domates ve sote edilip az haşlanmış pirinçle karıştırılmış ahtapot, kalamar ve karidesten oluşuyordu. Yerken, pirinç ne alaka diye sordum, bir cevap bulamadım. Ahtapot ve kalamar fena değildi ama.

kopyasi-dsc00471

Pizza, kocaman porsiyonlu, ince hamurlu, domates sosu ve peyniri kıvamında, karidesleri de jumbo olarak geldi. İyiydi ama sadece iyiydi, o kadar. Karşı komşu House Café’nin pizzası gibiydi diyeyim, siz kafanızda canlandırın.

Pizza (karides konmamış olarak) 17, salata 22, şaraplar galiba 7-8 TL gibi bir şeydi.