Flavio, 3 ay önce açılmış olan, yeni bir İtalyan lokantası. Taksim’den Tünel’e doğru giderken Adidas’ın sokağından içeri girince solda kalan ilk mekan. Sahipleri genç ve güleryüzlü bir karı-koca. Çiftin hatun tarafı, zamanında yapmış olduğu avukatlık mesleğini bırakıp, kendini tamamen bu işe vermiş; erkek tarafı ise avukatlığa devam edip, iş çıkışı destek olmayı seçmiş. En azından onlarla iş arkadaşı olan Emek’in anlatması bu, ben onun yalancısıyım.
Cumartesi günü, Tünel civarlarında, rahat rahat yiyip içebileceğimiz, piyasa olmayan samimi bir mekan düşünürken Emek “hadi gidelim, hem taş fırınlarını görürsün hem de güzel yemek yeriz” diye burayı önerdi, ben de uslu uslu kabul ettim.
Flavio’nun sade ama başarılı bir yemek ve içki menüsü var. Biz şarap & peynirle başlayıp, pizza ile devam etmeyi seçtik. Şarap olarak bir şişe Arjantinli bir Malbec aldık, yanına birkaç dilim prosciutto eklenmiş peynir tabağı ısmarladık. İçkiyle beraber, müessesenin ikramı olarak soğuk başlangıç tabağı ve foccacia ekmeğine benzer ufak bir ekmek geldi. (Bu ikramı benim tahminim içki ısmarlayan her müşteriye yapıyorlar ama yine de tam olarak bilemiyorum.)

Soğuk başlangıç tabağında, kırmızı köz biber, sotelenmiş mantar, marine edilmiş brokoli, domates & mozzarella, zeytinyağı & balzamik sirke ve de sotelenmiş karışık sebze vardı. Ayrı ayrı hepsi güzel birer tadımlık. Benim hoşuma gitti.

Tadımlıkların yanına gelen, bizim tırnak pideden daha dolguncana bir yapıya sahip olan ekmek de gayet lezzetliydi.

Peynir tabağında gravyer, otlu peynir, isli çerkes ve de galiba kimyonlu çerkes peyniri vardı. Cevizle ve kiraz domateslerle süslemiş ve benim isteğim üzerine 3 dilim prosciutto eklemişler. Benim bu tabaktaki favorim isli çerkes peyniri oldu, tavsiye ederim kırmızı şarapla çok iyi gidiyor.

Son olarak bir tane “pizza affumicata” paylaştık. Roka, scamorza affumicata peyniri (bir çeşit italyan peyniri, mozzarella ile yakın akraba, islenmişi var islenmemişi var -bizim pizzada kullanılan islenmişi yani affumicata olanıydı-) ve domates sos ile yapılan pizza bildiğimiz pizza margherita nın üzerine taze fesleğen yerine roka eklenmiş hali gibiydi. Lezzetli miydi? Evet, ben beğendim. İnce hamurlu ve ne çok ne az yani tam kıvamında malzeme ile yapılmış. Emek’ten gelen tek eleştiri: “hamuru keşke biraz daha kıtır olsa”…
Yemeğin arkasından, sarı rom ve köpüklü şarap (yoksa şampanya mıydı?) ile yaptıkları Mojito’yu denedik. İyiydi, hatta şöyle söyleyeyim birinci bardağın hemen arkasından bir tane daha söyledik.
Toplam hesap 140 YTL civarı geldi. Bu seferlik taş fırını göremedim ama güzel yemek yedim. Fırın da artık bir dahaki sefere…