GBK’da hamburger

gbk11.jpg

Selçuk paşa nihayet İstanbul’da yediği bir hamburgeri beğendi. Kanyon’da Gourmet Burger Kitchen’ın açıldığını bir yerlerde okuduktan sonra tabiri caizse koşa koşa teftişe gittik. Öğlen bir iki gibiydi vardığımızda. Bir masada bir adam tek başına, hamburgerin yanında şarabıyla keyfini çıkarıyordu. Başka bir masada Amerika’dan yeni döndükleri belli üç genç tipse bira içiyordu. Tam male bonding experience yani. Sonra masalar hızla ağızlarının kenarlarından sosları döke döke yiyen insanlarla doldu. Hangi hamburgeri beğeniyorsanız, onu yiyiniz. Üçümüz de memnunduk ki Selçuk üç yıldır orada burada hamburger yiyip yiyip, mutlaka kusur bulup vırvır ediyordu, bunu çok beğendi. Kadı kızında da olacak kusur, ekmeğin fazla susamlı olmasıydı. Ben blue cheese soslu yedim, memnundum. Ama madem buralara kadar geldiniz, sizi eli boş göndermeyelim, bir iki uyarı paketleyelim. Relish, yani sos, fazla tatlı, içine koydurmayıp yanında isteyiniz. Açsanız bile, kendinize hakim olunuz, önden falafel, patates gibi şey isteyip tıkanmayınız. Giray bile fena oldu sonrasında. Falafelleri çok çok iyi değildi zaten. Hamburger olay, hamburger.

www.gbk.com.tr

Pese: Ben Londra’daki GBK’nın varlığını Ağzımının Tadı’ndan öğrenmiştim. O blogdaki şu yazıyla, Kanyon’daki açılınca gazetede çıkan şu yazı çok mu benziyor, ben mi kıllanıyorum?

SushiCo’da ördek kuruydu

Kusura bakmasınlar ama SushiCo’da yediğimiz çıtır ördek çok kuruydu. Öyle yanlışlıkla fazla pişirmişler falan değil. Açıkça saatlerdir üstü açık bir şekilde beklemiş. Getirirken de ısıtmaya tenezzül etmemişler. Rezil oldum Ece’ye. Gözünü sevdiğim Jong Hwa’da yedirmeliyim ördeği kendimi affettirmek için. Edamamesini yerken de Wagamama’nınkinin, acılı ekşilisini içerken Çin Büfe’ninkinin daha iyi olduğunu sonucuna vardık.

Beerport’da zayıf kievski…

Her seferinde burada sadece bira içip, patates yiyeceğime antlar içip, masaya oturduğum andan itibaren karnımdan gelen seslere dayanamayıp ana yemek siparişi veriyorum. Sanırım kendileri de daha çok gelen üniversite öğrencilerinden dolayı atıştırmalıklara daha bir önem verir gibiler. Sonuç: son derece zayıf servis, haddinden fazla kızartılmış, içinde neredeyse hiçbişey olmayan tavuk ve kaba gürültü ile ayrıldık. O kadar güzel bir yere sahip olan mekana bu derece özensizlik yakışmamış, olmamış…

2 kişi: 46-YTL

Van Kahvaltı Sofrası

vankah12.jpg

Biz de Şule’lerle aynı sırada başka bir Van kahvaltıcısını şereflendirmekteymişiz meğer. Bizim gittiğimiz, haritada görüldüğü üzre, Samatya’ya varmadan sahil yolu üzerinde. Aksaray’dakinin şubesiymiş websitesine göre. Hava soğuk olduğundan herhalde, çılgın kalabalık değildi. Ama doldu hızla. Yukarıdaki fotoğraftaki kadar güzel bir kahvaltıydı. Favorimiz cacıktı. Tek kusuru sınırsız olan çayı plastik termostan doldurmalarıydı. 3 kişi 35 lira.

vankah22.jpg

www.vankahvaltisofrasi.com.tr

Van Ahtamar Kahvaltı Salonu

Yaklaşık 10 gündür kardeşi ve onun bek kıymetli arkadaşını ağırlamak için büyük çabalar vermekteyim. Cumartesi dışarıda kahvaltı yapalım dedim. (Zira kahvaltı çeşidi uydurmak evde hayli zor bir iş bana göre :) Daha evvelden Aksaray’ı denediğimizden yesek’teki yazıları nazarı dikkate alarak, Tarlabaşı’ndakini tercih ettim. Çok da memnun kaldım/kaldık. Masada yok yoktu. Otlu peynir nerdeyse, hatta kesin öyledir ,Van’da yediklerimle aynı. Çıkmadan soracaktım kilo hesabı satış yapar mısınız diye ama unuttum. Kıymalı menemen şahaneydi. En güzeli “yedin hadi artık kalk git” bakışının olmaması. Yaklaşık 5 adet çay içtim o yüzden keyifle. Çok teşekkür ederiz. Girişte bir hamur açma sinisi vardı sanırım gelen pideler orada açılıyor ama tam da emin olamadım çünkü başında kimse yoktu. Dekoratif bişey olabilir.

3 kişi: 45-YTL (Kıymalı menemen, sucuklu yumurta, otlu peynir, örgü peynir, bal-kaymak, cacık, zeytin, söğüş tabağı + çaylar)

Yedigün’de 5 saatlik yemek, 4 kiloluk levrek

yenigun11.jpg

130108yedigun1.jpg

Rumelikavağı’nda köye varmadan, tepede. Tam Pazar öğleden sonra tembel işi. Her türlü mezeden, salatadan sonra 4 kiloluk tuzda levrek. Rakılar, şaraplar. Hatta sonrasında 4 çeşit tatlı. Rakı cinsinde kandırmaya çalıştılar gibi geldi, bir süre sonra çok duman altı oldu ve servis daha hızlı olabilirdi falan ama yine giderim. 11 kişi, 1 Orhan’dık. Adam başı 70 lira.

www.guzelyeryedigun.com

Lokanta’nın logosu

Lokanta’nın logosu değişmiş. Çok özelliksiz, neredeyse geçici gibi duran bir logo olmuş bence. İçerisi de biraz değişmiş. Adını koyabildiğimiz tek şey, sandalyelerin siyah kumaşlı hale gelmiş olması idi. Aslında menü de değişmiş ama ne Deniz ne de ben analiz edebilecek haldeydik. Asker gibi dizilmiş ıspanak kökü, cevizli ve kaparili mercimek salatası ve proscioutto, armut ve gorgonzola* üçlüsü yedik. Minik minik, şarabın yanına atıştırmalık. İyi geldi ortam. Ben üç katı yıllanıp 99’uma geldiğimde yine kutlamak üzere sözleştik.

www.istanbulyi.com

Esentepe’deki Yeni Koreli – Çam Sut Mangal

img00245.jpg

Esentepe’de Büyükdere Caddesinde Astoria binalarından 200 metre aşağıya doğru bir pasajının bodrum katında bir Kore lokantası yeni açıldı. Bulvar pastanesinin altında bulunuyor. Çıkarken kartını istedik, kartları daha yoktu.

Öğlen yemeğinde işten insanlarla 4 kişi orayı denemeye gittik. Her masada Kore barbeküsü yapmaya hazır mangal ve baca var. Bu daha çok akşam yemeği için olur düşüncesiyle kendin pişir tarzı yemeklerden ısmarlamadık.

Benim çok sevdiğim Bibimbap yemeği ısmarladım. Pilav üstünde et, sebze ve yumurta geliyor, karıştırıyorsun yiyorsun. Çok güzel oluyor, ama ne yazık ki geri gelip bugün olmadığını söylediler.

Dolayısıyla üçümüz Dak-bulgogi yemeği ısmarladık. Bulgogi anladım kadarıyla ince kesilmiş sosta bekletilmiş hızlı pişirin dana eti demek. Dak-bulgogi yemeği ise güveçte et suyu çorbasında pişirilmiş bulgogi eti ve yanında pilavıymış. Çok süper beğenmedim. Pek ilginç, özel bir tadı yoktu. Pilav üstü haşlanmış et işte. Et suyuna bol soğan tozu ve MSG vardı galiba, o biraz tadı veriyordu.

Dördüncümüz ise pilav üstü köri ısmarladı. Çok parlak gözükmedi. Ağırlıklı kahverengi köri sosu içinde patatese benziyordu.

Sonuç olarak çok başarılı bir tecrübe olmadı. Ama yine de işyerimize yakın yeni bir seçeneğimiz olmasına, İstanbul’da bir yabancı mutfak yiyebileceğimiz bir yer daha olmasına sevindim.

Ek: Bir kez daha gittim. Bu sefer Kimçicige çorbası yedim ve çok daha beğendim. Ben tekrar giderim.

Bir de üç tane başka Kore lokantası varmış İstanbul’da: iki tanesi Sultanahmet semtinde, bir tanesi Taksim civarlarında.

Kaşıbeyaz’da Yıldızlar

Florya Ice Park’da buz pateni yaptıktan sonra beşimiz Kaşıbeyaz’da yemeye gitmeye karar verdik. Girerken buraya ünlü futbolcu gelir, acaba kim görürüz diye şakalaşmıştık. Sonra da gerçekten yan masamızda Newcastle’deki futbolcu Emre oturduğunda çok güldük.

Aslı kebaplarıyla hem ayran hem şalgam suyu içti. Ben de şalgam suyundan denedim — hayatımda ilk şalgam suyu içişimdi. Çok tuzlu ve çok ekşiymiş. Garip şeyler beğendiğim icin ben çok beğendim.

Ara sıcak olarak içli köfte ve lahmacun yedik. Lahmacun bol maydanozluydu ama güzeldi. Çok yağlı değildi. Limon yoktu ama limon olsa hoşuma giderdi, lahmacunun üstünde limon sıkmayı severim. Ana yemek olarak iki kişi İskender kebabı ısmarladı, beğenmişler. Döner parçaları oldukça kalın gözüküyordu. Ben ise Ali Nazik kebabı istedim. Bol sarmısaklı patlıcanlı yoğurtlu geldi ama ben beğendim.

Tatlı olarak künefe ve ayva tatlısı paylaştık. Künefe çok başarılıydı. Çok doymuştum ama yine de, künefe o kadar güzel olduğu için, rahat rahat da bir tane daha yerdim.

img00243.jpg

Ismarlarken, menüye bakarken, Kuver fiyatı “iştah açıcılar” arasında yazması Selçuk’un dikkati çekti. Sanki kuver bir başlangıçtır (acaba tadı nasıl?). Bunu daha mantıklı bir şekilde ilk sayfanın en altta yazabilirlerdi. Bir de menüde bazı yemeklerin yanında yıldız var. Garsona manasını sorduğumuzda, “önemi yoktur” demesini de ilginç geldi.

Yemeğimiz kişi başı 40 YTL tuttu.