Marina’da misket rakısı

Ben küçükken annemle Tunalı Hilmi’de gezip yüzük bakmıştık. Bir süredir aklında olan bir model falandı herhalde. Kuyumculara girdik çıktık, girdik çıktık ve sonunda bir tanesinde bir yüzük beğendik. Pazarlığı yaptık, tam ödeyeceğiz, annem baktı cüzdanı yok, evden çıkarken almayı unutmuş. Rezalet! Birşey değil, karizma çizildi. Tam “sonra geliriz, alırız” demeye hazırlanıyorduk ki kuyumcu gayet sakin bir şekilde “yoo, alın yüzüğü, sonra getirirsiniz parasını” dedi. Getirmeyebileceğimize dair en ufak bir şüphesi yoktu. Dükkandan çıkınca annem “e, tabii, bu adamlar insan sarrafı oluyor” dedi. Bu tabirin ne demek olduğunu o zaman kavramıştım.

Eda yine kısacık geldiği, bir taşla 25 kuş vurmak istediği için şöyle ucubik kriterler sundu: 10 kişilik olsun, Boğaz’da olsun, balık/meze olsun, sevimli ve muhabbet edebileceğimiz bir yer olsun. Bir de ben “yakın olsun” ekleyince Marina’dan başka yer gelmedi aklıma. Olay ne romantik randevu, ne yabancı gezdirmece, ne kutlama, ne de müşteri eğlendirmece olduğuna göre, para saçmamız ya da saçarmış gibi davranmamız için bir sebep yoktu. Halbuki garson bunu anlamamakta ısrar etti. Rezervasyonu Eda adına yaptırmıştım, ben erken geldiğimde bana “Eda hanım siz misiniz?” demek yerine “Eda Hanım’la konuşma şerefine mi nail oluyorum?” gibisinden gereksiz bir kibarlıkla başladı. Meze seçerken pavurya kakalamaya çalıştı. Rakı olarak Mest kakalamayı becerdi. Balık olarak da kalkanlar, 2.5 kiloluk levrekler kakalamaya çalıştı ama herkes bir yok-mok deyince Selçuk 1.2 kiloluk bir levrek seçerek hasarı azalttı. Hasar adam başı 85 lira. Rakı 60 lira x 2 şişe. Levrek 96 lira. Lakerda 8 lira x 8 kişi. Vesaire. Biz sonuçta eğlendik, nerede olsa eğlenecektik ama garsonumuz da biraz insan sarrafı olsaydı, aynı yer, aynı grup, aynı yemek, aynı manzara çok farklı olurdu bence.

Mezeler sıkıcı ve düzgün. Manzara diğer yerlere göre daha iyi, tüm köprüyü görüyor. Ama gidecekseniz öğlen möğlen gidiniz o ışıklarını görmemek için.

Bolu Et Lokantası Yeni Mekanda…

Yeni işe başlayana kadar dimağımdan geçmeyen en son ve bir kez Eren’le geçtiğimiz senelerde ziyaret ettiğim Et lokantası şu anki işe çok yakın olması sebebiyle uğrak yerim haline geldi. Aslında burada çalışan birçok kişinin de tercih sebebi, güzel sulu yemekleri sayesinde.

Ancak üzüldüğüm nokta şudur ki; köprüaltını tamamen yıkan belediye mekanları da dağılmak zorunda bıraktı. Bunlardan nasibini alanlardan bir mekan da Bolu Et Lokantası. Hemen karşıda kendine bir dükkan edinmiş ancak maalesef aynı keyfi vermiyor. Beyoğlu’nda yer alan bolkepçecilere benzemiş. Yemekler aynı kalitede devam ediyor. Ancak insanın gidesi pek gelmiyor. O yüzden çıkmadan buraya sipariş verdim. Sanırım bir süre böyle olacak. Sonra herşeye alıştığımız gibi buna da alışıp kabulleneceğiz.

Çorba+ıspanak: 4.5-YTL

Sahil Rest Cafe

sahilrest.jpg

Beşiktaş’ta Beltaş’ın Rest Cafe’sini, Bahçeşehir Üniversitesi’nin yayıldıkça yayıldığı alanı, deniz otobüsleri iskelesini geçip Deniz Meslek Okulu’nun duvarına bitişik Sahil Rest Cafe’de oturursanız, üstelik Pazarsa, erkense, sakinse, hava güzelse dalgalar önünüzde kıyıya fış fış vuracaktır. Zevkini çıkarabilirsiniz. Sucuklu yumurta yiyip martıların neden attığınız ekmeği yemediğine dair fikir teatisinde bulunabilirsiniz. Yiğit, Selçuk, ben öyle yaptık.

sahilrest2.jpg

Çatalca TEM Çıkışındaki Tekirdağ Köftecisi

img00081.jpg

TEM otoyolun Çatalca çıkışında otobüs durağın karşısında bir Tekirdağ köftecisi var. İş için o civarindaydım, birilerine sordum nerede yesek buralarda diye, bu Tekirdağ köftecisinin iyi bir yer olduğunu, temiz aile ortamı olduğunu söylediler. Orada yedik, köfte, pilav ve piyaz ısmarladık. Piyazın üstünde domates ve salata geldi. Ortaya salata ısmarlamayı düşünmüştüm, ısmarlamamıştım, piyaz öyle gelince çok sevindim. Köfte güzeldi, bir de köfteleri ızgarada pişiren adam sonradan dört köfte daha getirdi. Ayran içtim, çay da içtim, doydum, hatırladığım kadarıyla 12 TL tuttu.

Babylon Lounge’da ıspanaklı cheesecake

…evet, ben de heyecanlandım menüde görünce ıspanaklı çizkeki. Bok choy’lu, ananaslı falan wok’ta sebzeler, satay soslu tavuk, falafel gibi daha heyecanlı şeyler, hamburger, makarna, salata gibi daha heyecansız şeyler ve karamelize tereyağlı mantı gibi heyecanlıymış gibi yapan şeyler de vardı menüde. Aslında menü de, dekor mekor da ne bileyim bir Midpoint’ten, bir Num Num’dan, bir Otto’dan çok farklı değil ama hani bir gıdım daha kasmışlar gibi geldi önce. Pürheves günün çorbasını sordum, bomba: ezogelin! Mış gibi yapmak için biraz daha efor sarfetmek, ezogelini de kamufle etmek gerekiyor demek ki. Laden’in hamburgeri passes muster. Patatesi elle kesilmiş. Piti piti 7 toptan oluşan 7 liralık falafel de ne bileyim, köfteydi, nohutlu muydu bilemiyoum, yeniyordu. Ispanaklı çizkek ise harbi çizkek beklediğim için hayal kırıklığıydı. Ispanak püreli tart gibiydi ve baharatından mıdır nedir garip bir tadı vardı.

Başkası olsa abuk şeyler yemez, bunlara takılmaz, haklıdır da. Esas tadımızı kaçıran Babyloncuların orada ve sonra konserdeki genel tavrıydı. Lounge’da, mekanı alenen takılıp kendilerini, cool‘luklarını gösterebilmek için yapmış gibi takılıyorlardı. İnşaat sırasında iki mekandaki sesi birbirinden izole etmek için birşey yapmamışlar o bir yana, konser sırasında iki mekan arasındaki kapıyı geçerken kendileri bile kapamaya tenezzül etmediler. Diğer taraftan müzik gelmiş, barın etrafındakilerin konuşmaları Jhelisa’nın sesini bastırmış, hatun “biz sizi tutmayalım” deyip konser kısa kesmiş, umurlarında değil. Rakip yok ya, en iyiyiz ya, rehavete kapılabiliriz.

babylonlounge-ist.com

Tazedennnn………….

Hakikaten öyle. Niye bunca zaman keşfedemedim onu da anlamış değilim. İçinde oturmadım ama meyve salatası ve makarna salatasını paket yaptırdım. Çok temiz bir mekan. Meyvalı sebzeli ne ararsanız var. Fiyatlar makul. İş yerlerinde meyva soyup yemek çok zahmetli, kesinlikle bu işten kurtarıyor. Umarım nazarım değmez de kapanmaz. Zira biraz boş görüyorum içerisini. Belki de herkes paket alıyordur.

Meyve salatası:2-YTL

Makarna Salatası: 5-YTL (gramaja göre değşebilir.)

Taj Mahal’den Lamb Korma

Ya da et sote mi desem. Yoğun baharatını saymazsak aynen bizim et soteye benziyor. Bir menü alayım dedim. Kuzu kavurma ya da lamb korma ve sarmısaklı peynirli ekmekler oldukça lezzetliydi. Ancak sade biryani ya da pilav tatsız tuzsuz yağsız birşeydi. Anlamadığım nokta şu yağlı bol baharatlı bir etin yanına dengelesin diye mi o pilavı koymuşlar. Sanırım öyle. Sıcak mekan.

Menü: 18-YTL

Sade Kahve’de özel servis

sadekahve.jpg

Allallah. Sade Kahve’yle ilgili birinin bir yorumu vardı, “ben de severim ama son gittiğimde çok kötüydü, çok kızdırdılar” minvalinde. Bulamadım yorumu. Halbuki link verip ne kadar hak verdiğimi yazacaktım. Beşiktaş’tan Hisar’a yürüdüm. Sade Kahve’ye varıp oturdum. Menüyü ben istemek zorunda kaldım. Sipariş vermek için ben el etmek durumunda kaldım. Simit-peynir istedim, simit kalmamış dediler. Bunun üzerinde tost istedim, gelince “kepek ekmeğine istememiş miydim?” deyip geri yolladım. Americano değil, uyduruk bir kahve geldi. Kahve altlığı su doluydu. Su istediğimi hatırlatmak zorunda kaldım. Ama sinirlenmedim, küsmedim. Çünkü bir kere, garson, sempatik, az deneyimli ve iyi niyetle koşuşturan bir kızcağızdı. İkincisi, bir yarım saat sonra hava da iyice kararmaya başlayınca başka bir hatun gelip “üşüyor musunuz?” diye sordu. Arkamda varilin içinde yanmakta olan kömürlerden biraz alıp küçük bir mangala koydu, mangalı masanın altına yerleştirdi. Anında ısındım ve bu incelik karşısında eridim. Bir dahaki sefere biraz ileride Nar Cafe, Cafe Nar gibi isimli cici bici bir yer var, onu deneyeceğim. 14 lira

III. Mevkii’de patlıcanlı pilav

3mevki2.jpg

Öğlen bire geliyordu ama ilk gelenlerdik ve garson menüyü temize çekmekteydi. Yemeklerin bir kısmı henüz hazır değildi ama yine de yeterince yemek bulduk. Başlığa patlıcanlı pilav dedim çünkü çok iyi değildi ve hemen aklıma gelen tek yemek o. Bir kere, geri kafalılık diyeceksiniz belki ama, Kasım ayında ne patlıcanı, ne patlıcanlı pilavı? Ayrıca yenibaharı basmışlar, esprisi kalmamış. Soslu makarna ki çok severim, ehti. Sebze yemeği özelliksizdi. Kadınbudu köfteden çirkin çirkin yumurta saçakları olması gerekirdi, yoktu. Patatesli sigara böreği güzeldi. Genelde yağlı geldi. Belki buraya ilk gelişim olsa etkilenecektim ama ya wear off etmiş ya da erken gelmişiz işte. Ay bir de şişede su verdiler, çok güzel ama Özkaynak tatsız bir suymuş. Sonradan Şule’ye anlatınca “biliyorum, üçüncü sınıf lokanta suyu gibi” dedi ama ben durumun komikliğini daha sonra çakozladım. 18,5 lira.

3mevki1.jpg

İkinci fotoğraf flu ama Cutu Cola ve Cayısı suyu laflarını size gösterebilmek için çektim.

Lokal’da Birden Fazla Asya Mutfağı

Lokal Asmalımescit mahallesinde, Müeyyet sokağında bulunuyor.

Fusion lokantası deniyor, ama daha doğrusu karışık Asya yemekleri denmesi gerekiyor. Fusion, mutfak tarzları karıştırmak demek. Mesela japon usulü soya ve susam soslu ege salatası, atıyorum. Halbuki Lokal’da öyle şeyler yok. Onun yerine farklı uzakdoğu ülkelerden yemekler var, mesela Hindistan’dan samosa ve naneli yoğurtlu kuzu tandoori; Tayland’dan Tom Ka Gai çorbası ve Pad Thai ve saire.

Küçük bir lokanta. Belki 10 iki-kişilik masa var ve bir tane çok büyük masa var. Dışarıda, sokağın karşısındaki duvara projektörle yansıtarak film gösteriyorlar. Tuvaletler komik: disco topu var, duvarlar okul tahtası ile kaplı.

Ben naneli yoğurtlu kuzu tandoori yedim, ve bir kadeh şarap içtim. Et yumuşak ve lezzetliydi. Arkadaşım noodle‘msi bir şey yedi, tam hatırlamıyorum ve kola içti. Sonra kahve de içtik. Toplam 85’idi galiba.

Telefon: +90 212 245 5743