Giray’ın doğumgününü kutlamak için Konyalı’yı önerirken kendimi düşündüysem namerdim! Hani şu Kanyon’dakilerin en şık olarak, Konyalı’nın yeniden doğuşu olarak nitelenen lokanta. Aperatif için menü istediğimizde garson kızın yemek menüsü getirince önce bir eyvah dedik ama sonrasında güzel toparladılar. Gayet şık, güzel bir ortam, servis ve, ne deniyordu, hah, sunum da güzel. Üstüne üstlük kanunla çalınan canlı müzik var ama kanuna gitar eşlik ediyor ve sürekli yabancı asansör müzikleri çalıyorlar (ör. Till there was you).
Yemekler beklediğim kadar iyi değildi. Favanın enginardan yapılmışı şeklinde tarif edilebilecek enginar pilaki çok güzeldi. İçi ıspanaklı, üstü cevizli kocaman mantı şeklinde tarif edilebilecek puruhiyi de beğendik aslında. Düğün çorbası diye bildiğimiz, menüdeki adıyla kuzu gerdan çorbasını da becermişler. Üstü çıtır çıtır olan su böreği çok iyiydi bence, yediklerimizin en iyisi oydu. Ana yemekler biraz daha heyecansızdı. Ben ‘keşkekli’ sözcüğünün sihrine kapılıp kuzu incik aldım. Diğerleri de adında kuzu geçen ama mevsim nedeniyle aslında koyundan olan yemekler aldılar ve tabii ki takas yaptık. Kötü değildi hiçbiri ama şimdi aklımda kalan tat oldu dersem yalan olur. Tatlıları ise ısmarlamamalıydık çünkü pek beğenmedik. Menüde aklımızda kalan şeyler oldu tabii. Mesela kuru fasulye, islim kebabı, portakallı baklava. Bir bahane daha bulurum inşallah bir ara.
Açıldığında köşekadıları tantana yapmış ama pahalı demişlerdi buraya. Pahalı olduğu doğru ama başka şık yerlerden daha fazla değil. Daha doğrusu, nasılsa kazıklanacaksak yemeği, ortamı, servisi düzgün bir yerde olsun. Açıldığında porsiyonu 28 lira olduğu yazılan döner 23 liraydı. Enginar pilaki 9, kuzu incik 26 lira. Bir sonraki gün Abdi İpekçi’deki Leea’da kuzu inciğin fiyatının 31 lira olduğunu, 12 liranın altında başlangıç yemeği olmadığını gördüm. Hani yani rahat kıyaslayabilin diye yazıyorum.
Erkeklerin hayran olduğumuz ya bir ya sıfır mantığıyla, bence Konyalı bir.
www.konyalilokantasi.com