Me Gusta’da tex-mex ayıpları

Emel ve ben, Arzu’yla Cuma akşamı Taksim’de buluşmak üzere anlaştık ve sonuçta Marmara otelinin yanında Arzu’nun arabasını park ettiği otoparkın önünde buluştuk. Arzu o kadar o kadar açtı ki, daha yokuşu çıkarken fazla gitmemeye, hemen Me Gusta’ya oturmaya karar verdik. Herkes dev ekranda maç seyrederken biz ekranın arkasında en köşedeki bir masada tavuk kanadı, jalapenos poppers gibi ayıplar, salata ve tavuklu fajita yedik. Arzu önden gelenlerle doyunca, sevdiği halde fajitamdan almadan kaldı.

Çelebi’de karpuz

Annemle öğle yemeği için Fındıklı’daki Çelebi’ye gittik. Öğle saatinde gürültülü, hareketli, kalabalık, suratsız ama işini çok iyi yapan garsonların çalıştığı iyi bir esnaf lokantası. Patlıcanlı kebap, kabak dolması, zeytinyağlı bamya, Kanlıca yoğurdu ve karpuz yedik. Bayağı uzun bir zamandır yediğim en iyi karpuzdu. Demek ki işleri bu olunca, işlerini iyi yapınca, karpuzun bile en iyisini buluyorlar.

Dört şişe su da içtik, 19 lira verdik. Diğer yazılarda da hesabın ne kadar tuttuğunu yazmalıyım galiba.

Gourmet’de brownie

Metrocity’de Laden’in Starbucks veya Gloria Jeans önerme ihtimalini bertaraf etmek için food-court‘tan da uzak olan Gourmet adlı bir kafeye oturdum o gelmeden. Çok aç olduğum için hızla ısmarladığım jambon ve mantarlı omletten, mantar konserveden olmasına rağmen gayet memnun kaldım kalmasına. Ama esas numara Laden’in ısmarladığı brownie idi. Gerçeğine çok yakın, İstanbul kafelerinin brownie zannettiği kakaolu kekten yeterince uzak, ısıtılmış, dondurma, çikolata sosu ve nane ile süslenmişti. Ama 36 beden kıyafetlere sığmamaya başlarız diye korkup :p, ikişer çatal aldık ve bitirmedik.

Num Num’da pizza

Emel, Pazar akşamı sinemaya gitmek ve tıkınmak için Akmerkez’den daha iyi bir mekan olduğunu düşündüğü için geldiğimiz G-Mall’da, Hitchhiker’s Guide to the Galaxy filminden çıkınca, Num Num’a oturduk. Yedi kişilik grupta çoğunluk hamburger türevlerini yerken ben ve Billur pizza yedik. Pizza şekilsiz, rüstiklik iddiasında. Üstünde cevizli pesto, acılı ıspanak ve beyaz peynir var. Pestoyu sadece bir köşesine bol bol sürmüşler, ıspanağı fazla pişmiş, peyniri fazla. Şekilsiz olunca da hamurun bir kısmı yanmış. Küstahça yapılmış kısaca. “Good food fast” iddiasıyla malzemesine, menüsüne güvenen Mehmet Gürs, bence pizza işini ya ciddiye almamış ya da işi sıkı tutmuyor. Atilla’nın kızarmış patateslerinden otlandım, sıcak ve çıtırdı. Hamburgeri için pek birşey diyemem. Sepet içinde, fazla miktarda patatesle gelen bu hamburger bir iddiaya göre İstanbul’un en iyisiymiş. Selçuk’a denettirmem gerek.

Zeynel’de vişneli dondurma

Serin, Emi, Ufuk ve ben Boğaz’da arabayla gezinmeye çıktık, kendimizi Yeniköy’de bulduk. Cumartesi akşamı olduğu için her yer kalabalıktı ve hemen karşıdaki Sait Halim Paşa yalısından çok gürültü geliyordu. Onlar kazandibi tavuk göğsü, ben de vişneli dondurma yedim. Endüstriyel olmayan dondurma artık istisnai bir hale geldi. Halbuki bu bayağı bayağı vişneden yapılmış, tadından çok belli.

Gelik’te tavuk şiş

Giray, annem ve beni havaalanında karşıladı. Akşam 9:30-10:00 gibi olduğundan yakınlarda bir yerlerde yemek istedik. Gelik’in Ataköy’deki kebapçı şubesinde bahçede oturduk. Kuyu kebabı bol yağlı ve lezzetliydi ama esas tavuk şişi çok iyiydi. Dışı çıtır, içi yumuşak ve çok lezzetliydi. Keşke başka yerler de çok bayık bir şeymiş gibi görünen tavuk şişi böyle güzel yapabilseler.